BİR GECE AYAKLANMASI
Çocukları birer rıhdan yerine koyunca sobalar
bir çocuğun ölümü bir şehrin katilini aratınca
eski takvimlerimi özlüyorum ben çünkü onlar
kırlardan bir dağ gezisine çıkmadılar ceketlerini alınca
Çekirdek kabukları nekkare taburlarını çünkü çıkmadılar
yalnız yirmi sekiz parçadan müteşekkil bir şarkıydı o
sözlerini okudular ardımsıra
onlar yürürdüler fabrikalarda
biz bir katil soruştururduk
şehri öldürmeye bir katil
bizim buğday çocuğu arkadaşlarla
Eskimiş kargo kutularından seyrederdim ben kendi hayatımı
kendimi ey bir kör trende bularak
anımsayaraktan ey göç ederken kendini arayan kuşları
—yakaladım ve onları birer tohum olarak
yani biraz süslenmiş bularak
serptim şehrin yamaçlarına
onları bir annenin mezarında gördüm
birer ölü sanarak
Çünkü ben kendimi bazen
bazı arkadaşlarımın aksine
bazı kızların bazı yerlerine bulaşmadan ararım
bazense zihnimin uçlarına varır, orada
en diplerde yaşarım
bir ordudur büyüttüğüm ki
bir diktatörlüğe karşı sürekli bir muharebe halinde
canlarım hep bir yâr arar peygamberin kavliyle
canlarım çünkü gayet açıktır kahramanlığı
bir tavuğun kümese ayak uydurmadığı
ayak uydurmak zorunda olmadığı halde vurulduğu bir dünya
doğrudur benim ona karışmamak hevesiyle bombalar yerleştirdiğim
gençlerin çantasına, kurdukları bankalara
ve anarak eski dünyanın iklimlerini
eski dünyanın cibinliklerini kurarak bataklıklara
bir kul buldum kadim tanrılara kendimi
görevim: bir şiir tutuşturmak geceye saçlarını sıyırarak
ben bunu daha çocukken
dedemin hacıdayken edindiği esvabına
dp kokusu bulaşınca anladım
hep aynı yerdeydi rüya
hep aynı yerde rıhtım
sazlıklar içinden kanıma bir çocuğun kanı karışınca
öpünce onun solgun dudakları buruşmuş ellerimi
zihnimden de derinlere inerek ben o katili
yüreğimin en ortasında aradım
Ve bir gece ki binlerce çocuk
onbinlerce çocuk bulaşmıştır
onun üstübeçle kaplı duvarlarına
çünkü annem böyle geceleri, kardeşlerimle bana
hastalanınca başımızda bir dua olarak okurdu
geceleri tülbentten süzerdi bir ayaklanmanın topuklarını
ve biz kardeşlerimle serâpâ titrerdik
ne zaman kendimin padişahı olursam
işte o zaman o çocuklarla ben bir şehri yıkmağa giderdik
çünkü yıllardır dokunulmamış bardak
kenarına ''seni ölsem de seveceğim'' yazılmış ajanda
bir nevi kadastro memurunun göğsündeki son bıçak
Oysa
dostlarım ölürken bile şen şakraklar bazı kuşların kanatlarında
gece ki bir sobayı havaya uçurur bir çocuğun omuzlarında
ve işte bir ayaklanmadır
olmadan önce de binlerce, onbinlerce ayağa sahipti
o eski tabutlar mezara girmezden önce de
babam düğünlere hep aynı gömleğiyle giderdi
kalksam
bazı vakitler kitaplarım düşer sırtımdan
çünkü acıdır hepimizin sırtına konulan ve şairlere inat
yatırları sevmem ben, paskalya tatilini
iki kardeş olarak yanaşınca
rumeli, anadolu ve akşam
bir zindan olarak dünya
Resullulah bile girmiştir aleyhisselam
Kayıt Tarihi : 4.5.2025 17:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!