Sahilde deniz kabukları topluyorum...
Yalnızlığıma dost sesler arıyorum onlarda.
Kulağımda sonsuzluğun uğultusu
Seni getiren bana...
Sen farkında olmasan da
Akşam güneşi vurmuş yüzlere…
Yumuşatmış her şeyi,
Şeffaf bir perde germiş.
Herkeste bir rehavet, bir huzur,
Dinlenmeye çekilmişler sanki.
Şu gevrek simitten kocaman bir lokma,
Karşı evin damındaki güvercinin kanadında
Bir tutam güneş,
Çayın şekerini karıştırırken
Kulağıma çalınan o dere şırıltısı…
Göğün bu parçası benim olsun.
Karanlık bastığında
Sığınırım oraya,
Seni hatırlarım.
Mavi mavi bakışlarının
Yumuşak dokunuşlarını duyarım yüzümde.
Beni de götürür müsün yanında
Şu rüzgarlı, sarp kayalıkların olduğu yere,
Azgın nehirlerin köpürdüğü yamaçlarında…?
Oradan aldığın bir avuç suyu
Akıtır mısın yudum yudum boğazıma?
İyiliğe selam verebilir miyim?
Buralarda kimse yapmıyor bunu.
Bir koşturmacadır almış gidiyor,
Kaybediyor içinde tüm iyilikleri.
Ben bu yüzden buradayım şimdi.
Onurlu bir yalnızlık seninki…
Bir bekleyiş herkesten gizli,
Bir kıpırdayış kalbinde…
İlk adım asla senin olmayacak,
O gelecek ille de kıyılarına denizden…
Balkon orada işte!
Yıllar öncesinden gelmiş
Oturmuş oraya sanki.
Üzerinde küçük bir kız gölgesi
Gölgenin sahibi gerçekten ben miyim?
Bir yabancı gibi karşı duvara oturan,
Çaresiz bir çırpınış bu!
Hiç kımıldamamaktan iyi dercesine,
Öylesine..
Kim görecek ki dalgaların arasında
Kollarıyla bağıran o kadını?
Yakınlarda çekip gideceğim buralardan
Deniz kokusu getireceğim döndüğümde
Avuçlarımda hala midye kabukları
Hala geldiğim yeri taşırken üzerimde
Her şey çok farklı olacak artık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!