ÖZGEÇMİŞİM
Yaşam deneyimlerimi; ANAMIN anlattığına göre, buğday başaklarının altın sarısına
batıp, biçime döndüğü   sıcak bir yaz günü doğduğum, dört tarafı dağlarla çevrili küçük bir ANADOLU köyü, Ankara gecekondusu ve 25  yıldır yaşadığım  Esslingen - Almanya  üçgeninde  edindim.
12  yıl  bulundugum firmada  6 yılını  sendikal  çalışmalarla  geçirdim.Bir dönem (5 yıl)   Esslingen Belediyesi Yabancılar Meclisinde çalıştım. 5 yıl Esslingen  Diyanet  YUNUS EMRE  Cami  Kültür Dernegi nin  yazıcılığını yaptım. Aynı zamanda dinler arası barış için çok önemli çalısmalar  yapan  CİG  -Hiristiyan – İslam Topluluğu ve GREENPEACE  üyesiyim.
 Uzun yıllardır, 1986 yılında çesitli kültürlerden insanların kurduğu; sosyal,kültürel ve siyasi  alanda  herkes için eşit haklar ilkesi doğrultusunda etkili çalışmasıyla önemli  bir boşluğu dolduran ADG  Alman  Yabancı Dostluk Derneğinin halen yönetim kurulunda çalışmaktayım.
Esslingen 121 çeşit milletin yaşadiği, 100 000  nüfuslu güzel bir şehir. Nüfusun dörtte birini yabanci kökenli   göçmenler oluşturmakta.Geçmişlerde çok  konuşulan ama  içerigi boş, yüzeysel edebi bir laf olarak kalan Multi-Kulti sözcüğünü yeniden canlandırmak için 7 yıl önce değişik kültürden insanları      toplayarak  AŞURE  gününde ilk adı ANADOLU  AŞURE  KÜLTÜR DERNEGİ’ ni  kurdum. Şu anki adı ASCHURE KULTUR INTERNATIONAL  olan  Kültür Derneğinin başkanlığını yürütmekteyim. Amacımız; üyemiz olsun veya olmasın dünya kültür değerlerinin birarada yaşamasını, tanışıp  birbirlerini zenginleştirerek  dünya barışına  köprüsel  bir işlev sunmaktır. Bazı etkinliklerden uzun soluklu olan NEY dersleri, İstanbul’da yaşayan Neyzen NİYAZİ SAYIN Hoca’nın en yakın Dostu Neyzen SITKI EMEKLİCAN eşliğinde sürmektedir.
 
Ekmeğimi çocuk bakımı ve sorunlu gençlere eşlik ederek kazanıyorum.
 ASYA adında, 10 yaşında çiğdem sarısı bir kızım var. Yaşam felsefem ANADOLU  DERVİŞLERİNİN  ögretisidir.Adlarını  duyduğum yere  gönlüm konar. Uğraşlarım yaşamımın ta kendisini oluşturan  çok önemli kesitler.  Sosyal, kültürel ve siyasi çalışmalar, orman yürüyüşülerinde  kendimle, böcek - çiçek, ağaç, kuşlarla konuşmak,şiir karalamak, bir yere oturup, gelip geçen insan coğrafyasını izlemek, sarı kızım, kara kedim, bahçemle  ilgilenmek, çırakça ağaç işleri yapmak ve beklemek Halkımın uyanışı, Ülkemin  kalkınışını,  çöküşünü  katil  emperyalist  amerika´nın  dünya barışı adına.Ama hepsinden önemlisi   „Yaradılanı Yaradandan Ötürü“ yürek dolusu SEVMEKTİR...............
Yunusca sevgi ve selamlar…                                                                                                   
                                                                                                      
                                                                                              Esslingen, 0 8. 04. 07
                                                                                          Seyit   Mehmet  Sümengen 
 
Eserleri
83 yaşında, kilolarca yazı birikimi olan, Saygıdeğer  Neyzen
 Dostum SITKI EMEKLİCAN' nın kitapları yayınlanmadan
kitap yayınlamayı düşünemiyorum. Belki bu yıl birlikte iki onun, bir benim şiir kitaplarımız yayınlanabilir. 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!