Gün ışırken hatırlarım gözlerini,
Azap çeker gibi,
Bir dikeni vücuduma sarar gibi,
Gel derim,
Olamazsın yanımda, kamyon dolusu yıldızınla.
Sararken dudaklarımı uyuşuk hisler,
Üzgünüm,
Bütün olanlar için,
Yıllardır verdiğimiz bu aşk savaşı,
Bitiyor, kışın açan güller gibi.
Hayat çekilmez bir duygu,
Uzaklardan,
Çok uzaklardan gelen,
Bir yabancıydım,
Kısa bir süre önce.
Şimdi hala uzaklardan,
Gelmeye devam ediyorum.
Yapay ışıklar var üzerimde,
Gönlümün izdüşümüne
Etraflıca düşen ve kırılan.
Bu meteliksiz yansımalar,
Varoluşsal yalnızlık sancımı uyandırır birden.
Ne yapar, ne edersin şimdi bensiz.
Söyle,
Nasıl yaşanır böyle kırık havalarda?
Bulutlardan sicim gibi hüzün yağarken.
Söyle,
Bu terk-i diyar sonbahar acelesi midir?
Üstüme kalabalık yalnızlıklar gelirken.
Aylar, yıllar geçti.
Geçmedi geçmişim.
Beklediğim son trenin,
Üstümden geçişini uzaktan izledim.
Yok gibi hissetmekten ölemem artık.
Bakışlarım sonu ararken,
Öyle bir var ol ki,
Bu hüzün kokan İstanbulda,
En acı hissettiğim anda
Bir kuşluk vakti, yağmur ol,
Yağ usul usul, üşüt beni,
Sen yağmurken,
Huzursuzluğumu yazacağım,
Başımdaki bu titrek ağrıyla,
İnatla bu çirkin günlere güzel bakacağım,
Gelecek güzel günlerin hatrıyla,
Kurşun geçirmez bir cam sanırken bendimi,
Uzaklardan fısıldadı bir yabancı,
Sevmediğim şarkıları,
Kollarına koşamadım.
Uzaklaşamadım korkularımdan bu gece,
O yabancı yankılar yakamdan tuttu.
Sesine sarılıp ağlayamadım.
Geçmiş ve gelecek kaygılarım,
İpliklerin kestiği bileklerim,
Ellerin ellerime değerse,
Şu dağlar baharıdır ömrümüzün.
Ah, senin deli rüzgarlarının azgın nicelikleri,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!