Zaman, sadece zaman söz sahibi artık
O karar verecek senin onu sevip sevmeyeceğini
O seçecek onu ya da başka birini
O sana söyleyecek senin onu isteyip istemediğini
Sen susacaksın artık o konuşacak
Yıkılın duvarlar
Dört duvar bana dar bu gece
Gök kubbe yeter bana
Sırtımı çiğlenmiş çimlere verince
Türküsünü çığırır o zaman kuşlar baharın
Deniz mavisi, okyanuslardan derin gökyüzünde
Yağmur yağsa bile üstümüze
Islatmaz bizi artık üzülme
O gün saklandığımız köprüaltı gibi
Yağmur şimdi sırıksıklam kurutur bizi
(4 EKİM 2005 23:13 Ankara)
Tomurcuğunum ben senin
Ama çiçek açmayı bir türlü bilemedim
Tam gün yüzüne çıkacakken yapraklarım
Bu şehrin ayazından karından kurtulamadım
İşin garibi de anne
Solmayı da beceremedim
Herkes ilk ve son arasında gidip gelirken
Ben ya bitmek bilmez başlangıçlara takılıp kaldım
Ya da ulaşamadığım sonların hayaliyle yandım
Kimi elle tutulur zaferlere bir söz gibi imza atarken
Ben o sözleri veremeden bozandım
O sayısını bile unuttuğu beraberlikleri yaşarken
Bir zamanlar bu ufuklarda
Geceleyin yıldızlar parlardı
Sonra doymak bilmez planlarla
Yıldız yerine kurşun kaydı
Bir zamanlar bu sokakta
Hiçkimse yok aslında
Ne ben sen o, ne biz siz onlar
Çoğullaşmaya çalışan tekiller var yalnızca
Mecaz- ı mürsel bir toplulukta
Topluluk ismi olmuş özel isimler
Somutlaştırılmaya çalışılan soyut cisimler
Kimse sevmedi beni,
Senin beni sevdiğin kadar…
Düşün durumum ne kadar vahim!
Seni kaybetmenin acısı değil mesele,
Durum daha da çetin…
Beni en çok sen sevdin!
Bir uçurtma olsam nefesinde süzülen
Her soluk alışında sana daha yaklaşsam
Her soluk verişinde daha da yükseğe çıksam
Seni de alıp çok uzaklara kaçsam
Bir kelebek olsam saçlarına konan
Bir türlü ağlayamıyorum artık
Gözlerimden göz yaşı akmıyor
Hep içime akıyor gözyaşım
Gözyaşlarım hep yüreğimde birikiyor
Artık kalbim vücuduma gözyaşı pompalıyor
Ve de gözlerim kan ağlıyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!