Bir zamanlar bensiz,
Lokmayı ağzına koymadığın,
Ellerimi ellerinle tutup,
Yüzüme bakmaya doymadığın,
Bensiz bir yumurtayı bile soymadığın,
Günler geldi aklıma! ...
Ve şimdiki kayıtsızlığın düşündüm.
Birden bire kar yağdı sakalıma,
Kendimi bir kenara atılmış sandım,
Yazık ki buna içtenlikle inandım.
Sen bilir misin bir kenara atılmanın
Ölümcül acısını! ...
Sevgimizi seller aldı,
Sevdamızı yeller aldı,
Uçtu gitti elimizden,
Bahçedeki güller aldı
Belki de yad eller aldı.
Ellerimi sıkı sıkı tutuşun,
Gözlerini gözlerimde unutuşun,
“Bayramımdır senin eve gelişin,
Seyranımdır her yüzüme gülüşün,
Beni benden daha fazla bilişin,
Ekmeğimin, suyumun hepsinde,
Kutsallaşan gözümde işin,
Ve bana aşk şarkıları söyleyişin,
Ruhumu tazeliyor “ deyişin…
Nerde kaldı, nerde unuttun,
Bu mu senin vefa anlayışın,
Ve beni şimdi beşparaya satışın.
Sen bilir misin ucuz satılmanın
Ölümcül acısını.
Sevgimizi seller aldı,
Sevdamızı yeller aldı,
Uçtu gitti elimizden,
Bahçedeki güller aldı,
Belki de yad eller aldı.
Omuzlarıma yük oldu ağrıyan başım,
Ne zaman ilerledi tembel yaşım,
Ağzımda asayişi bozan
Ağrıyan, sızlayan dişim,
Yeni zaferden söz etmiyor,
Yaşama dönük savaşım.
Felek yakama yapışıp
Beni sallarken,
Asıl yıkan senin terk edişin…
Sen bilir misin terk edilmenin
Ölümcül acısını.
Sevgimizi seller aldı,
Sevdamızı yeller aldı,
Uçtu gitti elimizden,
Bahçede ki güller aldı
Belki de yad eller aldı.
Yüzüme bakıp beni görmeyen gözlerin,
Her biri yürek yakan sözlerin,
Gülmeyi çoktan unutmuş yüzlerin,
Sadece çöküş havası çalan sazların,
Kalplerde donmuş erimez buzların,
Çoktan tarih olmuş edaların, nazların,
Yolları kapanmış niyazların,
Sıkıyönetimi ve denetimi altında,
Bir kafese kapatılmış haldeyim.
Sen bilir misin bu kapatılmanın
Ölümcül acısını…
Sevgimizi seller aldı,
Sevdamızı yeller aldı.
Uçtu gitti elimizden,
Bahçedeki güller aldı.
Belki de yad eller aldı.
Feleğin, işleyen çarkı bozduğunu,
İnsanı bir lokma gibi ezdiğini,
Acıları, ağrıları çabuk sezdiğin
Kimlerin yarsız, yuvasız gezdiğini,
Hatta tatlı canından nasıl bezdiğini,
İşini gücünü terk edip,
Buza yazı yazdığını,
Ölmeden kendi mezarını kazdığını,
Seveni kalmayıp unutulduğunu görmesi,
Sen bilir misin unutulmanın
Ölümcül acısını…
Sevgimizi seller aldı,
Sevdamızı yeller aldı,
Uçtu gitti elimizden,
Bahçedeki güller aldı.
Belki de yad eller aldı.
Şimdi ufukta görünen bir huzur evidir,
Tükenen ilgilerin bittiği yerde,
Artık kulağa gelenler, bülbül sesi değil,
Baykuş sesi dinlersin her seherde.
Dünyayı şenleten,
Gönülleri coşturan.
O eşsiz nağmeler şimdi nerde.
Derler ki “ müzik ruhun gıdası”
Bir şifa kaynağıdır her derde.
Ömür boyu çektiğimiz bunca çileler,
Yazılı olanlar mıdır kaderde.
Şimdi tümden boşaldı liman,
Kimse kalmadı, son gelen gemilerde.
Sen bilir misin kimsesizlere katılmanın
Ölümcül acısını.
Sevgimizi seller aldı,
Sevdamızı yeller aldı,
Uçtu gitti elimizden,
Bahçede ki güller aldı,
Belki de yad eller aldı.
2014
Osman ÇağlayanKayıt Tarihi : 19.2.2017 22:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!