…………... Sarp kayalıkların geçit vermediği, karla kaplı tepelerin canlıların iliklerini
dondurduğu zirvelerden, uçurum tepelerinin başlarını döndürüp ne yapacağını bile-
mez durumda en çaresiz bıraktığı, geçit vermez dağların aman vermediği, açlıktan
bir insanı saniyeler içinde parçalayacak vahşi hayvanlarla dolu ormanlardan geçe-
rek, koşarak, uçarak sana gelmek, sende olmak, biz olmak istiyorum… Eğer sende
‘’ hadi gel ‘’ dersen… Diyebilirsen…
…………… En anlamlı tarihi ölümsüz kılıp aşkın altın sayfalarına aşk dolu, sevdaya
dair en yaşanılası anılarla eklemek, anıları çoğaltmak ve bağrında ve içinde, girdap-
larında el ele olmak için sana, sevdamıza gelmek istiyorum… Eğer sende hadi gel
dersen, diyebilirsen… Ve gelişlerin, randevularımız öncesi geçmek bilmeyen anların
tatlı sancılarında kıvranmak, buluşmalarda ki dünyadan, yaşamdan koparan bizi ev-
ren dışı hayal aleminde atlı karıncadan indirmeyen, zamanı durdurarak istediğimiz
anlara geçiş yapmak, orada kalmak, orada olmak için… Sana, bana, bize gelmek isti-
yorum, eğer sende ‘’hadi gel’’ dersen, diyebilirsen… Onurumuz anıları yaşatmak, ye-
şertmek, geleceğe dair yaşam biçimimizi şekillendirip yön verecek, yaşanmamışlık-
ları yaşamak, sevdamıza dair bir kelebeğin kanatlarında ve kırlarda rengarenk çiçek-
lerin üzerinde onların renklerine bezenip doğaya karışmak, doğanın bahardaki daya-
nılmaz kokularını göğsümüz, benliğimizde hissedip, tenimize karıştırmak için…Sana
gelmek istiyorum hadi gel dersen eğer…
…………… Vuslatlarımızın, onulmaz iç kıpırtılarımızın adrenalinde artarak yaşamsal
sıvılarımızı yenileyip gençleştirdiği, binlerce metre göklerden süzülüp sessiz kanat
çırpışlarıyla avına odaklanan yırtıcı Kartalın gözbebeklerinin olağan dışı büyümesin-
deki devleşen yüreklerimizi… Yan yana, üst üste, iç içe koymak, besleyip büyütmek
için yine ve yeniden sana, bana, bize gelmek istiyorum hadi gel dersen, diyebilir-
sen.. Ki geri dönüşlerin anlamlarını yitiksizleştirmek için; Umut tacirlerinin umudunu
yitirmek, çıkmayan candan ekmek kırıntısıyla beslenmek uğruna soframızdaki emek-
le yoğrulmuş yağımızı ekmeklerine sürüp katık yapmak isteyenlerin kursağında bı-
rakmak için heveslerini, saygıyı kendilerine yontu yaparak kendi dışındakilerin say-
gılarına kinlerini katarak, yoğurarak yok etmek isteyenlerin damaklarına bir parmak
bal çalmamak, tattırmamak için ‘’ hadi gel ‘’ demeni bekliyorum…
…………… Termal tesiste tüm hücreleri yenilenmiş diri, dokuları emzikli bir bebenin
tenindeki doğal talk pudrası gibi ıtırlı, ferahlatıcı koku yayan, ilk bisikletine kavuşan
bıçkın ve afacan oğlan çocuğunun rüyalarında bulutlar üzerinde pedal çevirmesi, ilk
oyuncak kız bebeğine sarılıp uykusuna dalan ve ona annelik yapan saçları belik belik
kız çocuğunun sevincini duyumsamak, delikanlılığa ilk geçiş belirtisinde yanakları ve
yüzündeki tüyleri jiletle kazıyıp, jöleli saçlarının esintisinde sokağa çıktığında adımları
ile erkeklik yürüyüşü ve bakışları sergileyen, ilk makyaj malzemelerini mahallenin en
güzel ablalarına özenip, yeni bir yüz yarattığını düşünerek bir an önce henüz lisedeki
sevgilisine yeni yüzünü sergilemek, beğenilme dürtüsünü duymak isteyen genç kızın,
ilk el ele tutuşma, ilk öpüşme anını sabırsızlık ve sonsuz heyecanla bekleyen ergenlik
çağındaki gençlerin duyduğu, duyacakları, yaşamak ve duyumsamak istedikleri aşk
adına, sevda adına bütün heyecanları yeniden, yeni baştan, yine, sonsuz ve sınırsız
yaşamak, yaşatmak, adına… Sana gelmek istiyorum hadi gel dersen eğer…
…………… Alaboralarla, nadasa bırakılan tarlanın üretkenlik öncesi örselenmiş, yıp-
ranmış, dingin ve köhnelerde ruhsuzlaşmış halde, sesini davetini, çağrını bekliyor bu
deli yürek.. Kor alevlerden volkanında sönmek, içimde tutuşup harlanan alevlerin yük-
seltisinden, gözlerinin bakışında sönmek, ateşime son verilmek için… Sönmek için…
Gelmek istiyorum, yorgun gündüzünü gecelerine taşıyıp uykusuz geçirdiğin, özlemle-
rini içinde çiçek çiçek büyüterek tan vakti saatlerinde ayaz yemiş yüzüne bir balkon
karanlık ve tenhalığında, sigara ve kolana sararak, büyüterek saklayıp bağrına taş bas-
tığın, sabah gidiş, akşam dönüşlerinde orada olmadığımı bilmene rağmen kaçamak ve
firari gözlerle arada bir beni arıyor olmalarını bir nebze dindirmek için… Göz göze gel-
diğimiz anda ileriye atılan her adımın yerinde saydığı, o anın asırlarca sürdüğü tatlı
ama esrikliğe tutsak gibi yaşadığımız saniyelerini yaşamak için… Gelmek istiyorum
eğer sende hadi gel dersen…
…………… Pırıl pırıl, ışıltılı sabah serinliğinin yüzümüzü yaladığı o ilk güne dönerek ve
anımsamadan o anı… İlk göz göze gelmenin, ilk el ele tutuşmanın, ilk sevda dolu sarıl-
maların yeniden ve yine özlem, heyecan kıpırtılarıyla dolu kavuşmasını yaşamak için
sarıldığımızda tenlerimizin iletip tüm hücrelerimizi sardığı kokularımızı baharın badem
ıtırlı serinliğinde duyumsamak için, ilk çay, ilk sigara molamızı heyecan kasırgaları eş-
liğinde, kimselerin bizi tanımadığı bir tesiste vermek ve orada yıllarca oturuyormuşuz
hissini yaşayıp, anlarımızı yıllara yaymak için… Sana gelmek istiyorum hadi gel
dersen eğer… Sana, bize, sevdamıza gelmek istiyorum... Yüceltmek için… Eğer;
sende hadi gel dersen… Diyebilirsen…
14.4.2006 - Adana
Olgun EkinciKayıt Tarihi : 18.4.2006 14:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

..'gel' dedi mi ?
ikinci adım nefestir...
mektup serinizden güzel bir sayfa..tebrikler Olgun Bey...
TÜM YORUMLAR (3)