Severi avını lığlık kazının,
Sonbahar ayları erdiği zaman.
Gelişi bir başka olur yozunun
Uzaktan mühreyi gördüğü zaman.
Bırakıp kendini iner yıldızdan,
Güçlü kanatları kesilir hızdan.
İçimden bir şeyler boşanır hazdan
Çark edip menzile girdiği zaman.
Adı “Kaz”dır amma aklı “Kaz” değil,
Tilkiden kurnazdır, kurttan az değil...
Hileyi sezmiştir sanma naz değil
Alası göğsünü gerdiği zaman.
Gün olur avına tipi, sis gerek,
Bazen sessiz olur, bazen öterek
Gelir kanatları yere değerek,
Fırtına göğsüne vurduğu zaman.
Bazen yüksek olur gölden çıkışta,
“Kılavuz” sürüyü götürür başta...
Ya Yüksekyayla’da, ya Uzunkaş’ ta
Alçalır Gene’ye vardığı zaman.
Gölyazı düzü’nde eylenmez karda,
Toplanır alayı Karapınar’da.
Tetikler vicdana bağlanır orda
Avcılar sıraya durduğu zaman
Hotamış, Gölören, Akgöl’ün kazı
Seyhan Ovası’na çekilir bazı.
Zemheri ayının donu, ayazı
Konya ovası’nı sardığı zaman.
Güheri! Harcama boşa zamanı,
Hazır ol evsinde sabah ezanı.
Sabreden avcının kaynar kazanı
Önüne mühreyi serdiği zaman.
Adana-1990
Kayıt Tarihi : 10.1.2007 10:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!