Toprağa gönül veren kuru dal,
Gökyüzüne âşık olan, elimden alınan uçurtmam.
Yaprak savruldu rüzgârla; yarınlarımız dağıldı.
Yalnızlığımla buluştuğum her gece, şiirle aydınlandı.
Şimdi seni hissettiğim yer,
Aldatan hayallerinin ortası.
Ayaklarımın gidemediği her yolun sonunda sen varsın.
Dönüştüğüm herkes seni çıkardı karşıma.
Aşk bazen bakıp doyamamak, bazense bir fotoğrafa ikinci kez bakamamaktır.
Gülümseyen gözlerinin içine hasret kalmak...
Bazen ölürken çiçek toplamak gibidir; öyle garip, öyle içten gelir.
Ömrüm seninle çizildi; senden önce, senden sonra, seninle, sensiz...
Seninle doğdum, yine seninle öldüm.
Var olmak seninle başladı; güneş ilk kez seninle açtı,
Yağmur ilk seninle düştü gönlüme.
Seni her özlediğimde bir yıldız kaydı gökte.
Dilediğim her dilek sendin.
Camına düşen bir yağmur tanesiydim çoğu zaman,
Bazen kalbindeki ağırlık, o tanıdık sızı...
Sana geldim; dağlar, tepeler aştım.
Yoruldum, sinende nefes almaya geldim.
Ben Yunus değildim; dalgalarını bilemedim.
Ben Yusuf değildim; kuyularından çıkamadım.
"Bu aşk öldürür seni," dediler; bilmezsin, korkarım ölümden.
Gölgeni çekemedim hayallerimden.
Hasretin ayazı işlerken beni, nakış nakış, ilmek ilmek düğümledim her parçanı.
Yersiz göksüz bir yere duyulan özlem topladım bu sonbahar...
Ölümlü hisler, silinmiş tenler, hissiz, kalpsiz...
Bin parçası deliyor içimi.
Severek ölüyorum.
Büşra Nisa Kaya
Kayıt Tarihi : 9.4.2025 14:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Biliyor musun şehir ahalisi, bazı duygular var ki zamanı bile onların üzerinden geçemiyor. Ben seni sevmekten değil, yokluğuna alışamamakta kaldım. İçimde bir yer hâlâ senin sesine açık, hâlâ sana gelen cümlelerin kapısı aralık. İnsan her gün biraz daha büyür sanırdım; oysa ben, senin sustuğun günden beri eksiliyorum. Günler geçiyor, ben geçemiyorum. Adın hâlâ bazı gecelerin sessizliğinde yankılanıyor; öylece, hiç utanmadan, hiç izin sormadan… Seni anlatan her şeye biraz daha benziyorum artık. Susuşların gibi kırık, gidişin gibi soğuk ve bekleyişin gibi anlamsızım. Ben seni bir son gibi değil, sanki her şeye başlarken içimde taşıdım. Ve her şeye senden sonra da seninle başlıyormuş gibi tutundum hayata. Sana anlatamadığım her kelimeyi şiire sakladım, belki bir gün okursun diye. Bilmeni isterim… Severek ölüyorum dedim ya; öyle suskun, öyle ince bir yerden ölüyorum ki… Mezarı yok bu acının, ama yasını hep kalbimde taşıyorum.
TÜM YORUMLAR (1)