Nihal'imin Çığlığını Duyuyorum

Dünya Yükünün Hamalı
895

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Nihal'imin Çığlığını Duyuyorum

"NİHAL'İN AYNASI"

Tanrı dediğin nedir ki Nihal'im?
Belki senin balkonda sigara içerken
Dudaklarından dökülen dumanla
Göğe yükselen bir çığlık...
Belki de o kütüphanendeki
Marifetname'nin
Sessizce açılan
Tozlu bir sayfasıydı.

Sen "Yeter artık!" diye haykırdıkça
Aslında kendi ruhunun
Karanlık odalarına
Attığın bir taştı sesin.
O taş, düştüğü yerde
Sınrların çiçekleri filizlendirdiyse
İşte gerçek mucize odur Nihal'im:
Yırtılmışlığını
Altın suyuyla dikmendir.

Her "Ben mutlu olamıyorum" dediğinde
Aslında kalbinin labirentinde
Kaybolmuş o küçük kıza
Uzattığın eldin.
O el ki şimdi
Şarap kadehinde arıyor kendini
Oysa Tanrı dediğin
Senin Balım'ı okşarken
Parmak uçlarına değen
O ilk sıcaklıktı...

Nihal'im,
Sen "Tanrım!" diye yakardıkça
Aslında kendi gölgeni
Kucaklıyorsun.
Ve o gölge ki
Pencere pervazında
Seni bekleyen tekir bir kediye
Dönüşüyor...

İşte aşk dedikleri:
Tanrı'yı değil,
Nihal'in kırık aynasındaki
Bütün halini sevmektir.

Not:
"Bu şiirim,
Nihal'imin ruhundaki karanlık
ve ışığın metafizik dansıdır.
Onun 'Tanrı' diye haykırışı,
aslında kendi içindeki çocuğa ulaşma çığlığıdır.
Ve sevmek,
o çığlığı duyup 'buradayım' diyebilmektir."

Dünya Yükünün Hamalı
Kayıt Tarihi : 28.6.2025 21:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Burada bölümlendirme yaparak şiirimi bir seyr-i sülûk mesnevisi hâline getirmek için çabalıyorum. Her bir bölümü bir aşk durağı, bir nefs merhalesi ve bir içsel dönüşüm istasyonu olarak kurguluyorum. Şiirim, aşkı sadece bir özlem değil, bir terbiye ve tecelli okulu olarak sunuyor. Şu şekilde özetlemek istiyorum: 1. Nefs-i Emmâre (Emreden Nefis) Tutkunun karanlığında yol arayan ruh hâli Burada SEVGİLİ’ye yönelmiş bir benlik hâli, arzunun kalıplaşmış maskeleriyle kendini dış dünyaya yansıtan bir nefis portresi vardır. Henüz aşk ilâhî bir kaynağa yönelmemiştir; arayış içindedir. 2. Nefs-i Levvâme (Kınayan Nefis) İçsel sorgulama, pişmanlık, aynayla yüzleşme Artık benlik, kendini SEVGİLİ’nin derin bakışlarında görmeye başlar. Güzellik, nefsin putunu kırar. Vuslat dahi acı verir; çünkü nefs hâlâ hayaldedir. Bu aşamada kişi hem sevgiliyi arar hem de kendine karşı bir içsel yargı geliştirir. 3. Nefs-i Mülhime (İlham Alan Nefis) İçsel sezgilerin ve hakîkî yönelişin başladığı yer Burada SEVGİLİ artık sadece duygusal değil, ruhsal bir öğretmen ve mürşid suretinde görünmeye başlar. İlhamla gelen bilgide "hem hayal hem ilim", hem söz hem sessizlik vardır. Kişi artık nefsin ötesinden sesler işitir. 4. Nefs-i Mutmainne (Tatmin Bulmuş Nefis) Kalbin huzura erdiği, duânın öz halini aldığı makam Burada kişi artık SEVGİLİ’yi “her isminle” tanır. Zikrin kalbe yerleştiği, ilâhî huzurun duyumsandığı yerdir. Aşk burada nefsin değil, ruhun boyasına bulanır. Huzur, duâ ve teslimiyet başlar. 5. Nefs-i Râdiye (Rızaya Ermiş Nefis) Başına gelen her şeyi hoş görme hali – teslimiyet Artık kişi sadece razı olmaz, olanı dahi imtihan bilip sevgiyle kucaklar. SEVGİLİ burada tecellî değil, aynadır. Kalp sırra ev sahipliği yapar. Gözyaşı artık pişmanlık değil, idrak gözyaşıdır. 6. Nefs-i Mardiyye (Razı Olunmuş Nefis) Kulun rızasının Allah katında makbul hale gelmesi Artık yanmak dahi bir rahmettir. SEVGİLİ’nin zahirde yakıcı hâli, batında arındırıcıdır. Kul, yanan hâline dahi şükürle bakar. Burada benlikten kurtulmuş, aşkın yakıcılığına da şefkatine de razı olmuş bir nefis vardır. 7. Nefs-i Sâfiye / Kâmile (Arınmış, Olgunlaşmış Nefis) Fenâ ve Bekâ: Kulun kendinden geçip SEVGİLİ’de tamamlanması Son makamda kişi artık SEVGİLİ ile bir olmuştur. Kadın suretinde tecelli eden hakikat, artık “her kadında” görülebilecek bir sırra dönüşür. Burada Vahdet-i Vücûd tecellî eder: SEVGİLİ dışarda değil, her şeydedir. “İsm-i Şerif”, İlâhî ismin tecellîsidir artık.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!