Göğsünüzün örsünde nal dövüyorken gece,
Duyarsanız apansız bir kısrak kişnemesi;
Bir yele özlemiyle terli avuçlarınız
Karanlığın saçını okşuyorsa gizlice
Ve diken-diken ise bilcümle uçlarınız;
Duyduğunuz bu çağrı, sevdanın doru sesi...
Bir dağ dikeliyorsa eğik duruşunuzdan,
Çatlamak üzereyken kalbinizin kafesi;
İçinizdeki ırmak yokuşa akıyorsa,
Terliyorsa sesiniz yürek vuruşunuzdan
Ve bir kurt gözünüzden kırlara bakıyorsa;
Duyduğunuz bu çağrı, sevdanın doru sesi...
İçtiyseniz yatmadan bir dolunay dolusu
Yıldızı yudum-yudum gecenin çeşmesinden;
Örttüyse üstünüzü bir bulut inlemesi,
Elinizin altında ateşe döndüyse su
Ve bir ses içinizde ürküyorsa sesinden;
Duyduğunuz bu çağrı, sevdanın doru sesi...
Sıklaşırken yaşanan zamanda an dokusu,
Açılıp omuzdaki ömrün özge heybesi;
Yorgun seneleriniz bir anı paylaşırsa,
Bir teni giyinirse terli sağrı kokusu
Ve suskun aygırınız apansız taylaşırsa;
Duyduğunuz bu çağrı, sevdanın doru sesi...
Kayıt Tarihi : 15.2.2015 17:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!