Sessizliği(ni)n içinden geçiyorum
bir durakta rastlıyorum
kırık bankın üzerine
kuşlar yuva yapmış
anla ki ne zamandır kimse uğramamış
az ötede yaşlı bir kedi
hazin bir aşkı içmiş belli
sarhoşluğunu kirli bir gözyaşına saklamış
sessizliği(ni)n icinden geciyorum
sokaksa parçalı bulutlar giyinmiş
orası burası görünüyor
taşları sökülmüş kaldırımlar
hendekler ve barikatlar
istanbul’da bütün vapurlar batmış
martılar simide yapışmış öylece kalmış
de ki savaş resminin ortasında
rehin kalmış bir ressam
öyle harabe hüzünler fırçasında
sessizliği(ni)n icinden geciyorum
siyah bir yağmur ha yağdı ha yağacak
terkedilmiş bir evin
artık tütmeyen bacasında
yakılmış fotoğrafların isi
yağmur neyi temizleyecek sevdadan başka
izi kaldı kadınla erkeğin ellerinin
silinir mi bir kere yağmakla
sessizliği(ni)n icinden geciyorum
bahçelerin de göğü sararmış
ağaçların dallarında dikenli teller
gövdeye kazınan kalpleri kanatmış
titrek bir kalemin ucunda elvedalar
dilek ağacı niyetine mektuplar bırakılmış
belki bir posta güvercini , olur ya,
sessizce ve yırtmadan alır mektupları
gitmeden ay geceden
ve silinmeden patikadan ayak izleri
ulaştırır elvadaları
Sessizliğinin içinden geçiyorum
pompei özentisi bir dağda
kelimeler akarken öylece donmuş
anla ki söylenmemişliğin ateşi
yakmış kavurmuş
az ötede iki sevgili
sevişilmemiş rüzgarlara sarılarak
öylece solmuş
………………
Emine Başa
Emine BaşaKayıt Tarihi : 29.6.2025 15:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!