Sessiz Konak
Vaktiyle bu konakta ışık eksik olmazdı
kandiller gül suyuyla yıkanır, pencereler gülerdi.
Sedirlerde çocuk gürültüsü, avluda ince bir ney
şadırvanda su döner, taşlar ferahlık verirdi.
Cümle kapısı genişti, içeri sevgi girerdi
merdivenler yorgun düşmez, odalar söz dinlerdi.
Duvarlarda çiçekli yazmalar, bakır tepside lokum
misafir gibi düşünceler gelip yerini bulurdu.
Yıllar sonra bir gün lodos susturdu evi
perdeler yıpranmış, çıra tüter gibi söndü.
Şadırvanın dili kurudu, kapı kilit tutmaz oldu
avluya sarmaşık doldu, çivi çiviyi tanımadı.
Şimdi bu konağın pencereleri dalgın gözler
camın ardında ince bir sis, dilin ucu tutulmuş.
Kahya yok, hizmet yok, ayak sesi duyulmaz
yalnız rüzgâr halının desenini okşar, toz konuşur.
Üst kattaki odada bir fısıltı geziniyor
sanki eski şarkının unutulmuş nakaratı.
Adını söylemeye korkan keder,
pervaza çöker, geceyi bekler.
Koridorda üç misafir dolaşıyor artık
vehim, gam ve vesvese.
Sedirin ucuna oturup şu masayı kuruyorlar
bir tabak soğuk söz, bir sürahi iç sıkıntısı.
Aşağıda aynanın yüzü kararmış
bakınca kendini değil, eskiden kalma gölge görürsün.
Tavan aralığından sızan sönük ışıltı
sadece tozu parlatır, gönlü değil.
Yine de kapıyı aralayıp avluya çıkınca
taşların altında ılık bir yer kalmış.
Bir muskanın ipi çözülmüş gibi
bir dua kendi kendine toparlanır.
Anladım, konak yıkılmadı
sahibini bekler yalnız.
Bir kova su, bir tutam ses, bir parça sabır ile
iç odalar yeniden yerini hatırlar.
Bu ev benim, penceresi benim
dönerse su, parlar bakır, açılır odaların yüzü.
Konukları seçersem, sözleri ezersem değil
kalbimi usul usul düzlersem iyileşir bu konak.
Ve gecenin sonunda, ince bir sabah girince içeri
kandiller utanarak yanar, perde kıpırdar.
Konak da benim, içimdeki konuk da
ikisi barışınca hakikaten ev olur burası.
Kayıt Tarihi : 23.9.2025 02:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!