Adetâ içti sesini,
Kalbi titredi, oynadı yerinden.
Sesin: Yanan bir gül, doğdu içinde....
Sesin: Alevli bir turunç var yankısında....
Sesin: Kayan bir yıldızı seyreder gibi,
İçindeki koku!
Onunla sanki, sarhoş oldu rûhu,....
Tütün dumânından diktiği orman....
Serâp ormanı oldu,
Karşısında sesinin büyüsü.
Ve titrek sesin: Yeşil palmiye dalı;
Islanmış; hayâ, meltem ve yağmurdan....
Titrerken
Yatağında ve -aşkın ve pişmanlık kalıntıları olmasa-
Gecenin ardında cân çekişirken
Duydu sesini
Sevgisini seninle doyuramayan, her iki yakada bekleyen,
Gölgesi için, denizin ağzı sulanan, gemi.
Şifâ onda, odur kaptan ve odur kader.
Şarkıcı onda
-ama intihâr ediyor çektiği dertten!-
Sesin, o’nu konuştu o’na,
Kerkük’te can çekişen bahardan,
Gariplerin ağlama seslerinden. Ve okaliptüste
Sarı karanlığın şikâyet yankısından
Ve dönemecin arkasında uluyan
Çakal seslerinden. Ve “nerede çocuklarım??!” Diye
Haykıran anne sesinden. Çağırıyor:
(Göktürk.... Gökçen!)
Ne dönen var.... Ne bakan!....
***
Zamân ve mesâfe Gülayşem,
Titrek sesinde:
Kaybolanın geri gelmesi....
Mesih’in Şâm’a inmesi....
Ve Allah’ın evet demesi....
Hepsi elinde....
Sanki çalıyor kapını....
Açıyorsun....
Ve saklıyor gölgeler gölgenizi!....
Ve saklıyor gölgeler gölgenizi!....
Mecidiyeköy, 04.06.01
Nemir EnverKayıt Tarihi : 20.6.2001 09:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!