SES VE O DÜNYA
Doğmak için sıra beklerken, sanki o an olmalıymış gibi
Tam ilk nefesimi alacakken evren patladı kulağıma, aniden
Önceleri anlamadılar, hep yüksek seslerle ağladığımda mama için,
Annemin göğsüne uzanabilmek niyetim, çılgınca bağırırmışım, annem paniklermiş.
Sesim yüksek evrenlere ulaşınca annemin memesine sığınırmışım…
Ben bebekken,
Tanrı kulaklarını kapatırmış sanırım,
bazen gaz sıkıştırır, bazen tok bile olsam;
bağırırdım, bazen gerçekten ağlardım…
…
Hikayem:
Bir melek havada ağırlıksız düşen bir tüy tanesi
beni annemin içine bırakmış;
Diğer melekler bile kıskanmış, hiç ağırlığı yok
tanrı demiş ki onu yaratırken, boş bir zamanıma denk geldi
…
Oysa mükemmellik O’nun, bir fırça darbesi, kulaklarımda yankılanmış
Yeni bir evrenin doğumuna rastlamış doğumum; öylece bırakmış annemin karnına
Ve aniden,
Milyarlarca bölünmüş saniyenin en küçük olduğu ama o en uzun zamanın anında,
O an,
Heybetli, karanlığın bile çıldırarak kaçtığı aydınlık patlamış!
işte tam sırada doğmuşum
yani,
minicik koca ben, ve aynı anda,
Büyük patlama!!!!
Çok korkmuşum, seslerin beni ele geçirmesi, ilk büyük travmam,
İlk isyanım, çığlıklarımdan önce; ilk nefes, panik yok, neredeyim, sesler..
Sesler derinden, uğultulu, yeni çıkmışım aydınlığın içinden, sesler..
ele geçirmeliyim tüm sesleri!
Onlar beni ele geçirmeden
….
Emerdim yaşamın tüm sütünü, gözlerim annemin gözlerinde evren
çeşmesi bitmesin, sıcacık kalsın hep, daha milyarcık zamanlarda doğduk
dondurucu karların bile yerinden kıpırdayamadığı gecelerde
emer gibi yapıp, memesine yapışıp, bir huzur bakışına saklanmak
-bitmez tükenmez gaz yığınları sürekli doğup patlar! -
Gözlerinde takılı kalmak, içime çekmek onun sıcağını telaşını o geleceğe bakan hüzünlü gözlerini, henüz yeni mavileşmiş gözüne,
Annemin
belki yarına kalacak ham sütü de emerim, bencilce tok olsam da, sonsuz memelerinin
…
Annem acılar içinde ağlardı, meme uçları yaralar ve benim ilk süt dişlerimle kanardı,
Bana Adem adını taktılar, oysa ben Havva’nın gözlerinde memeler arardım.
Ve nihayet
Karnım doyardı… onun gözleri, sıcaklığı… İlk yalnız olduğumu söyledi Havva.
O
Neden hep geceleri içine akan gözyaşları annemin,
Neden hep ağlardı?
Bebektim ve tabii bencildim,
Uykum gelirdi… annem hep ağlardı.
…
Annem kıyamaz bana, paylaşmak istemez,
Öncesini, ay çarpması, yeni doğan başımda dolaşan ay
Sen daha o elmaya merak etmeden önce, o kadın, o meraklı…
Ninnisi derinleşir,
Uyku sarmalayınca beni,
süt damlamış kundağımı
doymuş bedenimi, ilk ısırıktan önce annemim memelerini
sessizliğimi, ninni söyleyen annemi, tüm bencilliğimi soğuk bir yastığa gömünce yüzümün sıcağını,
yastığım
ısınınca uyanırdım…
…
uyanmaya yakın
Gevşerdim çığlıklarımdan önce,
Duymaya belki yetişemiyorum,
Çığlığım, benim sesim!
Okyanusun en karanlık fırtınalarından, katil balinalarının kulaklarını kadar,
Tembel dağlardaki uyuyan miskin çürümeye başlamış buz kütlelerine
Uykusunu sıcak basmış buzullar,
buzdan annelerin bebekleri,
dağlarından kopmuşlar, soğuklar artık sıcak.
Bebekleri…
Ruhlarını sıcak denizlere, balinaların sırtına yükleyip güneye
En güneye,
Sıcağın doğduğu yerlere.
Ganj nehrinde yakılmadan önce
Pis sularına bırakılanların hikayeleri
Cesetleri…
…
Gözlerim odanın içinde tutunacak bir dal arar, seslenirim
Denizlere,
önce serin,
biraz soğuk, biraz ürpertici,
yalnız sulara itilirim.
Annem artık çok uzaklarda
Ama hala içindeyim,
ama
Ruhumu saran,
Tuzun tadı,
Rüzgarı, güneşi, akıntısı;
hoşlanmadım;
İrademi yenip yüzmeye kulaç attığım zamanlarda
Yüzerek okyanuslar geçemeye çalışan ve her defasında
Nefesi kesilen; bitkin, umutsuz, aç kurtların ve yaralı ceylanın
En güzel gözleri, her şeyi inatlaşarak ve savaşarak reddeden
Gücüm ve gözlerim,
Kollarımdaki güç, göğsüme yetmeyen nefesim.
…
Güneye doğru gideceğim belli… ben istemedim,
Ama zaten ölmüş ruhum, cesedimdir balinan üzerinde
Çabalarım sönerek benden uzaklaşalı çok uzun zamlarda kaldı
Bense
Hiçbir yerdeyim…
…
Büyürken ellerim, saçlarım uzarken, sesimi kaybettim
Benden, bana dair olandan, çok daha uzaklara gitti sesim
Balinalar çok çok çok… uzaklardan duyarlarmış, beni
Çiftleşme arzusu, gelin burada bol yiyecek var, bir de genç bir dünyanın sesini,
yani
Benim suskun sesimi, tıpkı benim gibi çaresiz sessizliğin sesini, sesimi
İlk onlar duymuş çığlıklarımı, insan olmaya başlarken hapishanelerimi
…
Kendi içime gömülürdüm
Bilirlerdi ben uyurdum o an
Uyurken sessizlik, ansızın bir çıtırtı hamam böceğinin,
Uyanır mıyım diye sesimin sesiyle, korkarlardı çevrem ve insan
…
Evrenin patlayışı, bir an doğuşu, çok mu abartı yaşadığım…
Büyürken önceleri anlamadım, hep yüksek sesle hayata haykırışım;
İlk flörtüm, ilk sevgilim, ilk insan
…
Sesler ses denizine gidip ölsün istedim, annem bana garipseyerek baktı o ilk doğduğum günden beri;
beni sevsin istedim…
Sonraları alıştım;
sesimi özgür bıraktım…
….
Her güzel sesi, sonuna kadar açtım,
Kulaklarım dünyanın yalanlarını, ölü bedenlerin konuştuklarını, insan yavrularının bitmez isteklerini, kendimi sakladığım uğultu dulu geceleri..
En güçsüz sesi aradım durdum…
Zincirdeki en zayıf halkayı,
Zincirin en güçlü yerini…
Sonrası kendimden nefret etmeyi
öğrendim:
Bağıran, sesini duyurmaya çalışan bir aciz, zavallı melek kanadından kopan tüy, yani ben
Düşerdim hayata, sesim ve içim susunca..
…
İnsanlar bu benim içimdeyken, dışımdan fışkıran bir acı su şelale gibi;
Onların kulaklarını sanki bilerek çınlatmışım gibi, beni ve sesimi
Oracıkta bırakarak kısa zamanlarda beni
Hep
Ama hep
yalnız bırakıp giderlerdi
alıştım, çoktan alıştım,
barıştım.
…
sesler kafamda
O kadar yumuşak ve nahif; kelimeler dilimde
Ama patlayarak çıkıyor sesim nefesim!
…
Değerli olanın dışında bir adaya kilitledim kendimi,
Kendimi öldürdüm sürekli,
Aynı elbise, bir gram bakım yok yüzümde
yaralarımın kabuğu asla iyileşmeyecek bilirim
bana güvenli yolları gösterirler hapisliğimden başka,
kimsesizlik kaplar içimi öylece otururum…
…
Ne zaman içimden bağırıp haykırsam, uyurken mırıldanırmışım,
Sağ yanımdan sol yanıma dönerken konuşurmuşum,
kelimeleri çiğneyerek homurdanışım…
…
Bir an sanırım, huzur kaplarmış içimi
-rüyamda-
kedinin mırıltısı kaplarmış odamın içine
yarattıklarım ve en son kabullenmiş gerçeklerim
kulak kabartıp dinlerlermiş beni, hepsi aç kurtlar gibi!
Vereceğimi çoktan verdim, ama
Uykumu size veremem, lütfen alacağınızı aldınız benden,
Uyku benim!
Ve ne ben ne de insan, patlayan evrenin, doğumdaki sesim
Balinalar bebeklerin ruhlarını güneye götürüyorlar,
Artık sessizim.
HAKAN KARADUMAN
Kayıt Tarihi : 23.5.2025 20:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!