Yine sana yazıyorum, büyük bir şevk ile..
Hava yağmurluydu bugün..
Defalarca eve gelip gitmeme rağmen,
her evden çıkışımda şemsiyesiz çıktım.
Yağmurdan köşe bucak kaçardım eskiden
Yalnızlık, kürkçü dükkanıdır. Kapısına geleni geri çevirmez.
"Niye gittin, niye geldin" diye hesap sormadan buyur eder.
Sonra hep seninleymiş gibi sarar, basar bağrına yeniden...
Yaşamak; bir çırpıda ağızan çıkan kelime,
Adın, merhaba kelimesince aşina oldu dilime,
Seviyorum diye diye düştüm aşk kokan eline,
Ne olur uzak tutma! Götür elini can evine...
Hem söylediğim, hem de söyleyemediğim kadarını anla.
Yüzünü görmeyi özledim, kapının önüne kadar geldim.
Sen de bi zahmet aç pencereni vicdansız, zalım, uyuz.
Hayat böyledir işte... Bir zamanlar;
Senin için dünyayı bile yıkarım dediğin insanın,
şimdi ise Dünya başına yıkılsın istiyorsun.
Güneş batarken gitmiştin,
Bari güneş gibi gel,
Gel ki sabah olsun.
Göreceğini gör, yaşaman gerekeni yaşa.
Şu anda yaşadıklarını göremeyecek olabilirdin.
Yaşamak istediğin ne varsa hiç bekletme.
Gözü açık gidenlerden olma, kaybeden olma,
İstediklerini elde edene kadar bırakma peşini.
Peşinden koştukların elbet tökezleyip düşeceklerdir.
Ardından ağlayacak olunsa da,
Yeri geldiğinde bavulu toplayıp,
Gitmeyi bilmek gerek.
Çicekler solgun bakışlarla bana baktığında,
yeniden kokusunu hissederim yaralarımın…
Beraber hissederdik caddelerde karanlığı..
Işıksızlığı yaşamadım yanındayken..
Elektriğin gidişine mum ihtiyacı hissetmezdik..
Hiçbir ışıksızlık,
Bir dinleyen olsun beklemedim,
Koydum başımı kendi omzuma,
Kendim konuştum, kendim dinledim,
Sözümü kesip derdini anlatan olmadı,
Halimi, kendimle sohbetimi, pek sevdim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!