Şiiri
kendi sesinde duymalı özne
titreyen dudaklara süzülen
kelimeler şahlanmalı
hissetmeli heyecanları
yerinde duramadan
Kehribar yeşili gözyaşların
tespih taneleri gibi dökülüyor avuçlarıma
Ellerin, ellerim sanki müebbet yemiş gibi
kesik kesik soluyor demir parmaklıkların arasından
saysam, sayabilsem belki bin tane nefesin nefesimden geçiyor
Dün gece sen yokken resmini yaptım odamızın
Gelmeden yatağını ellerimle boyadım bembeyaz
En sevdiğin çiçeğin rengini koydum yastığına
Sen uyumadan gözlerinin rengini aradım uzunca
Dün gece sen gelmeden mutluluğu çizdim odamıza
kırık dilim sallanıyor kırbacın da
sektire sektire ucuz turlar atıyor
tepelerde, basmadan mayın tirşeler kaplıyor uçları
tırnaklar uzamış, topuklar katrana batmış
Venüs buharı uluyor çukurların yaman boşluklarında
Rağmenlere rağmen yaşadım hayatı
Kaybedeceğimi bilmeme rağmen misket oynamakla geçti çocukluğum
Sadece bir kere kazanabildiğim misketlerle
Kaybetmeye dayanamayan arkadaşımdan taş yediğim o değerli misketler
Atma suratıma gelir dememe rağmen
En çok geceyi seviyorum
O kadar çok var ki
Gündüzler eksik sanki
Anlıyorum ölçüyü biçiyi
Cicili bicili
Kapı gıcırtısıyla bile şiir yazarım ben
Kapı gıcırtısı kadar gıcır gıcır olur hem
İlk önce bir sevgili ararım köşe bucak
Donuk bakışlı çatlak dudaklı
Yere bakmayan yürek yakmayan cinsten
Tükeniyorum
Sadece sana yazarken oluyor bu bana biliyorum
Biliyorum mu gerçekten
Neyi bilebildim ki ben
Kim bana bir şey sordu da
cevabını biliyorum diyebildim
Ve ve tercihlere sattım hayatımı…
Gurur diyetim bozuk kumbaramda paralanmış
Yerlere sinmiş kokusunda dans ettiğim aşk sarkaçları
Döktüğüm onca sinir ve erkenden öten kalkmalarım
Geceye inat uykusuz gündüz takılmalarım
Gibidir hayatın kesilmiş sahneleri
Vazgeç sorgulamaktan
Boş ver yani olan şu anlardan
Sır dediğin eşya yaşamın
ta kendisi olan ansızlığından




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!