Senin geçtiğin yerde
Gökyüzünden dökülür yıldızlar
Terk edilmiş sevdalara
Can alınır, can verilir…
Senin geçtiğin yerde
Yanar pencereler
Sensiz bir Ney taksimiydi zaman
Her neyse neyzene üfleten
Sanki seni anlatır gibi
O aynı sancıydı
İçimde param parça gezinen....
Ah deli gönül, ah
Hep sen oldun beni yoran
Kolumu kanadımı kıran
Ateşlerde yakmadın mı beni gönül
Sönmeyecek içinde harın
Hiç durmayacaksın
Önce hayat vermekle başlıyor
Sevindirir gibi bir çocuğu
Kucağına alıp…
Sonra bir bir alıyor
Neyse o sevindiğimiz
Bizde kalacağını sanarak
Sayfa sayfa çevirmek istedim
Her günü geriye
Dönemedim...
Ne bir an öte, ne bir an ileriye
Bir zamanlar sendin o
Caddelere düşmüş akşam
Pencereme vuruyor sensizlik,
Duydum ki evlenmişsin
Giymişsin beyaz bir gelinlik...
Acıyla yanıyordum,
Gülmeyi bıraktım
Acıyor,
Gemiler var, yüzüyor ve sonra
Ufukta kayboluyor
Rüzgârlı bir hava
Odanın perdesini savuruyor
Şimdi ikinci el kitapların yırtık sayfalarında
Yaşanmış aşklarda, düşülmüş notlarda arıyorum
Aradığım kokun
Aradığım gözlerinin rengi
Aradığım dokunuşun
Aradığım sensin…
Kokladığım bütün gülleri düşündüm
Bir de seni
Açarlar mıydı bilmem
Yağmurdan sonra eğer görselerdi seni
Yaşadığım tüm sevdalardan çaldım
Biriktirdim sevgimi
Yeniden doğ düştüğün yerden
Bu sefer söylemediklerini de söyle
Sevmediklerini de sev
Bilmediklerini de öğren
Görmediklerini de gör
Bir daha sor, bir daha düşün
...
Sevmiyor demişti ya, sevmiyor demişti ya!
En son kopartırken
Yapraklarını papatyalar…
merhaba beğeniyle okudum.Serkan bey sevgi dolu yüreğini kutlarım.
harika... çok beğendim bunu. o kadar güzel anlatmışsınız ki..