Bir deli rüzgâr eser
Yüreğinin derinliklerinde;
Beklenmedik ve alışılmadık.
Ruhun kendinden geçer,
Pişersin aşkın alevlerinde;
Geçti ömrüm, tek bir çivi çakamadım.
Rüzgâr esti, mumlarımı yakamadım.
Tezgâhımda dokuduğum kumaşları
Heba ettim, değeriyle satamadım.
Boşa gitti nice emek, alın teri.
Söz geçiremiyorum hiç gönlüme,
Seni daima anmak zorundayım.
Kalemi aşkınla aldım elime,
Sana şiirler yazmak zorundayım.
İster uzaklarda kal, istersen gel;
Bambaşka doğdu güneş bu sabah gönlüme.
Deniz, dalgalar, gökte martılar çok başka.
Ümit benzeri bir örtü gerin üstüme,
Düştüm bu sabah beni yücelten bir aşka.
Kovdu aydınlık, kara bulutlu geceyi.
Çok güzeldi tatil; bahçeler, bağlar.
Topladım dallardan kayısı, kiraz.
Türkü söyledi dereler ve dağlar.
Gezdim, eğlendim, dinlendim bütün yaz
Fakat sizler her an aklımdaydınız,
Hayy Hakk! Yâr bize bir eğlence medet!
Aman of bize bir eğlence medet!
Karagöz sallanır hayâl perdede.
Kavuklu, Pîşekâr, oynar sahnede.
Çatma çattık, perde açtık, huzurunuza çıktık.
Bâtıla kapalı, Hakk’a açık bizim sahnemiz.
Tulûât hayatın süzülmüş özüdür aslında,
Hayatta güzelliğe bir vesiledir sahnemiz.
İnan
“İnan” demek kolay.
İnanmak dikenli yol,
Aldanmaksa zor olay.
Yalan,
Bu şehir harabe, baykuş ferman okur.
Her yanı bunalım; neşe, huzur yoktur.
Denizi pis kokar, dağları kupkuru.
Bereketten yoksun düzlüğü çukuru.
Çırpınırken içimdeki arzular,
Tutsaklığım ümidimi parçalar.
Yırtıldıkça yazılmamış sayfalar,
Fırtınayla savruluyor bu hayat.
Doğan güneş, açan çiçek hep serap;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!