Yaşıyorum edansız sussa da sokaklarım
Uzun yollar girmiş aramıza,gel...
Senden bana yol almış edan kokuyor çiçekler
Gelmesen de yaşanıyor sensizlik
Kaç hikaye koynunda sakladığın
sensizim yinee
gel artıkk
dayanmak zor
hasretinee
yine seni düşündüm
sesin kulağımda
İstanbul bütün görkemi ile şaha kalktığı bir gece yarısını daha terk ederken,içimde zerre kadar huzur yoktu.Öksüz bir hafta sonuna girmenin çıt çıkarmazlığında yatak odasında oyalanırken,gözlerim kapalı,ellerim uyuşmuş bir halde uzanıyordum. İçerisi esen rüzgarın,hasta ve küskünüm diye öksürmelerine karışan çığlığıyla baş etmeye çalışıyordu.
Parmak uçlarımdan başlayan günah kırıntıları,saç tellerimin uçlarına kadar her yere bulaşmış beni kaygılandırıyor. Aslında biliyorum nasıl pişmanlık yaşayacağımı ama inat yapıyorum. Kendimi mutsuz kılmak huzur getirecekmiş gibi o huzur gelsin diye peşin sıra serpiliyor ellerime günah tohumlarım.
Derken mızmızlanıyor gaye yanı başımda Çırılçıplak,üzerinde ince bir örtüyle uzandığı yatakta gözleri kapalı yarı uyumaklı ellerimi arıyor. Fazlaca içmekten narin vücudu yenik düşmüş,ateşli bir sevişmenin ardından izin isteyip uyumuştu. Aradan yarım saat geçmesine rağmen huzursuzluğunu anlatır mimiklerle şekillendiriyordu yüz hatlarını. Yüz üstü yatıyordu. Yarısını gördüğüm yüzüne uzanmış saçlarını arkaya attığımda yanaklarına süzülen ıslaklığı fark ettim. hafifçe sayıklıyordu. Kesik kesik,birinin başından birinin sonundan sesler çıkardığı kelimeleri anlamak imkansızdı. Meraklandım nesi var diye. Umarım hasta olmaz diye temenni fısıldadım kulağına.
Elini tuttuğumda,uçurumdan düşüyormuşçasına tutunduğu bir dal gibi sıkıca sıkmıştı. Avuçlarının içi de terlemiş,zavallım hasta oluyor galiba diye geçiriyorum içimden. Sanki tüm vücudu yağmur altında kalmış gibi sırılsıklam olmaya koşuyor. Sarhoş bir korku bağlandı yüreğime,onun için endişeler uçuşmaya başladığında titremeye başlıyor gibiydi sanki.
Güzelce örtüyorum üzerini üşümesin diye. Ne görüyordu da böylesi korkunç bu kadar tepki veriyordu vücuduna. Elimi çekmeye çalışıyorum ama tüm gayretlerim boşa,bırakmıyor. Bir süre öylece bekliyorum sakinleşmesini,nihayet birkaç dakika sonra daha iyi görünüyor. Usulca,fark ettirmeden elimi çekiyorum.
Rüzgar oyunbozanlık yapıyor. Belki de bu asiliğinin nedeni onunda huzursuzlaşması. Perdeler havalanıyor,içeride kapılar dövünüyor etraf savaş alanı gibi neredeyse.
Hüzün kokulu bir istanbul şarkısı kulaklarımda
Başucumda yiten ömrümün çığlığının tiz sesi
Kar ince ince sarıyor her yeri
Sokaklar kadar kimsesizlik sarıyor
Vakit ayrılık vaktidir
Yedi tepesi gözlerimizde son bulsun bırak
Özleminin dyanılmaz olacağını düşündüğüm zamanlarım vardı
biraz yıkılmış biraz yaşamak zorunda bırakıldığım sen vardın
sürgündeki özlemine inat bugün hala senin olabilmenin tadındayım
bir deniz kıyısı,biraz karanlık ve etkileyici görünen ufuktaki ay ışığında
seni düşlemek kadar bilmem kaç bininci günde bıraktığım
düşlerimde olan sen,şimdi hayallerimn ötesinde
Tüm sevinçlerimi
Darağacın da mahkum vermişliğin
Çaresizliği bu benim kendimden geçişlerim
Tüm sokaklarında nefes alışlarım yankılanır
Çığlık olur her isyan edene sen duymazsın
sercan bey şiirleriniz çok güzel tebrik ederim neden ilham alarak yazdınız bu şiirleri acaba iyi günler.