Sensizliğe Diz Çökmüş Yüreğim

Muhammet Çağrı Cihangir
26

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Sensizliğe Diz Çökmüş Yüreğim

Bir zamanlar rüzgâr en endamlı edası ile okşardı saçlarımızı,
Şiirlerimiz çağlayanları ağlatırdı.
Ay sesimize ışık eder, yıldızlar alkış tutardı sevdalı türkülerimize.
Ya şimdi? Her şey çok insafsız be gülüm.
Şimdi türküler bile suskun…

Hele Yüreğimi kırılgan ıstırap dalına bağladığımdan beri,
Ayrılık türküsünün isyankâr haykırışı ile başladım sensiz gelecek sabahların ilk saatlerine.
Ne hazindir ki, artık yoksun!
Ve..
Yıldızların dizleri titremekte.
Semanın bağrından kopup gelen bir rüzgâr tüm öfkesi ile yüzüme esmekte.
Her batan güneşle beraber isyanlar doğmakta ürpertici geceye.
Gözlerin var yorgun gözlerimde,
Hatıran var yüreğimin en ücra köşesinde.
Umudum, kar kristalleri gibi avucumda erimekte.
Yıldızların çadırında yaralı türküler, yarım kalmış sözlerimiz ise nafile bekleyişte…

Vedalaşan baharın soluk benizli yapraklarında yüzüm, Gidişine sessizce ağlayan namahrem gözlerim…
Ve titreyen rüzgârın ezgidar sesi, sinemde düğümlenen hıçkırıklar, yokluğunun eseri…

Hasret ise en hazin kıyafetini çekmiş üzerine,
Vuslat umutsuz bekleyişi ile çoktan tükenmiş ölü bir serzenişe.
Bu ne gidişti be kınalı kekliğim! Bu nasıl ayrılıktı sevdamın rengi?
Bu hasret, bu sırasızca hıçkırıklar neyin bedeli?

Deli yeller ağlar, dağların kızıl saçları ağarır,
Adını nakış nakış yazdığım gökyüzü kara bir uğultuya bulanır.
Dağlarda özlemini sarıp içerim, hasretinin gözyaşını uçurumların nasırlı ellerine koy veririm.
Döktüğüm göz yaşlar yanan bir alev nehri olup yeryüzüne kafa tutmakta.
Şirinin yazılmasını bekleyen kalemim sitemli bir eda ile yüreğimi sorgulamakta.
Ve sormakta… Sevgilin Nerede?

Hasretin içimde ya hani, adını duydum ya… Yine gözlerim nemli halini almakta
Ve apansızın köhne geceye, yeni gece doğmakta,
Yıllanmış acılara, yeni acılar eklenmekte
Yıldızlar fena halde sarılmakta biçare geceye.
E gecede ne yapsın be, bir yıldızları bir beni teselli etmekte.
Benimse ne sığınacak limanım, ne dokunacak bir yıldızım var.
Mısralarımın boynu bükük…
Sadece yolunu gözlemekten feri sönen bir çift sevdalı bakış. Ve ağlamaklı şiirler…
Yüreğim ise “ Sendeleye sendeleye diz çökmüş sensizliğe “!

Son baharın ilk demlerini yaşayan bahar yaprağı gibi yüreğim,
Çatık kaşlı rüzgâra yalvarışta.
Ama ne fayda… Bırakmakta yorgun yanını yokluğunun kollarına.
Ve deli gibi esmekte rüzgâr…

Dağlar ise hazin ezgilerini bırakır durgun nehirlerin nemli yüreklerine.
Bülbüller beste yapar sensizliğe.
Bir gece ağlar halime,
Bir gül hüzünlenir benimle,
Şehrin gözyaşları eşlik eder ağlayan namelerime.
Yüreğim bi çare, yokluğunu haykırır her gece.

Gel kurtar beni, bu sensizlikten, kapalı vuslatın kapılarını aç ardı sıra,
Salıverme beni Ölümün kollarına, Azrail’in peşine, Bir bilinmez seferine…

Muhammet Çağrı Cihangir
Kayıt Tarihi : 10.1.2012 16:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Muhammet Çağrı Cihangir