Bu sabah sensiz sahte bir güne uyandım,ne vardı sanki geceden çekip gidecek,bir şafağı daha benle kucaklasan olmaz mıydı.
Ne kadar boş ve anlamsız artık bu ev,sinsi acılar gizli kuytu köşelerinde,yok kalamam ben burada,böyle sensiz duramam, gözlerimi yumup,dar attım canımı dışarıya.
Hani her sabah mahmur gözlerle sürüklenip bir dem konuk olduğumuz rıhtımdaki çay bahçesi var ya oraya götürdü ayaklarım.
Aynı masada oturuyorum sandalyen boş.
Bize deli aşıklar diye takılan garsona iki çay söyledim,duraksadı,abi birisi kime dedi,söyleyemedim,sustum kaldım iki damla gözyaşının ıslaklığında.
Mavi sularda boğuldu yüreğim,akıp gitti içimde ne varsa.
Hani yavru balık sürüleri yaklaşırdı kıyıya ve sen simitinden kırıntılar atardın,çocukca mutlu olurdun konuşurdun onlarla,işte yine geldiler bu kez ben kırıntılar attım yemediler,seni sordular öyle karanlıktı ki duruşum senin gibi güneşimi alıp kaçtılar.
Şu karşıdaki yemyeşil çam ormanı,kızıl ufukta yükselen güneş,martı sesleri,deniz kenarına kuracağımız küçük ev düşleri,içimi yakan bir kor şimdi.
Olur mu be gülüm, böyle garip konur mu insan,bilmez misin beceremem ben sensiz yaşayamam.
Ah bir çıkıp gelsen,gitmedim gidemedim,bak işte burdayım desen,gözlerinde kaybolsam unutsam bu kahpe dünyayı,seninle yeniden doğsam,ayrılıklara düşman başka bir boyutta.
Ben sensiz bir günü bile karşılayamadım,bu yükü taşıyamadım,koca bir ömrü
nasıl konuk ederim,böyle sensiz olmaz be gülüm,birkaç güne varmaz emaneti mevlaya teslim ederim...
Kayıt Tarihi : 30.3.2006 20:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!