Senin Gelesin Var mı Şiiri - Hüseyin Erdinc

Hüseyin Erdinc
109

ŞİİR


10

TAKİPÇİ

Senin Gelesin Var mı

Senin Gelesin Var mı

Ben seni sevdim,
önce rüzgârda,
Ege’nin dağlarından inip zeytinliklere karışan tuzlu rüzgârda,
binlerce yılın taşlarına sinmiş yankıda…
Homeros’un kör gözlerinden süzülen ışıkla buldum seni,
o görmedi ama anlattı,
o sustu ama ozanların dizesiyle sen konuştun.

Sen vardın Truva surlarının üstünde,
Hektor’un kalkanına kazınmış gülüşünde,
Aşil’in öfkesini yumuşatan gizli bir dokunuştun.
Ben biliyorum,
yıkılan şehirler, yakılan gemiler,
hep senin uğruna kavruldu,
çünkü aşk, Ege’nin kıyılarında savaşlarla sınanırdı.

Ben seni sevdim,
bir sabah Efes’in sütunları arasında,
Artemis’in gölgesinde yürürken,
tanrıçanın tapınağından çok daha görkemliydin.
Çünkü mermer biter, taş yıkılır,
ama senin bakışın kalır.
Ben seni sevdim,
Didim’in dev sütunlarında,
güneşe çevrili yüzünde Apollon’un liri gizliydi.
Bir çocuk gibi sarıldım taşlara,
ama taşlar bile senin tenin kadar sıcak değildi.

Knidos’ta Afrodit heykeli karşıma dikildi,
tüm deniz köpüğünden doğmuş güzellik
senin yanına varınca sönük kaldı.
Bir an düşündüm,
tanrılar neden kıskanır insana ait sevgiyi?
Çünkü biz,
ölümlü olmamıza rağmen
ölümsüzlüğü birbirimizin gözlerinde buluyoruz.

Ve ben seni sevdim,
Pergamon’un tiyatrosunda,
göğe tırmanan merdivenlerde oturup
rüzgârla kavga eden yankılarda.
Binlerce yıllık taşlara diz çöktüm,
sanki oyun başlamıştı:
oyuncular yoktu,
ama sahne bizimdi,
alkış ise Ege rüzgârıydı.

Ben seni sevdim,
şarap testilerinin devrildiği sofralarda,
Dionysos’un kahkahasında,
köy meydanlarında dönen zeybek adımlarında.
Biliyor musun sevgilim,
bir Ege türküsü söylenirken
her nota senin saçlarının arasından düşüyor.
Bir balıkçının oltasında çırpınan gümüş pullu balık,
gözlerindeki ışığın yansımasıydı.

Ve yol devam etti…
Foça’nın martılarında adını işittim,
Ayvalık’ın zeytinliklerinde kokunu duydum,
Bodrum kalesinde göğe yükselen taşlarda
senin ellerinin izini gördüm.
Halikarnassos’un mezar taşları
bizim aşkımıza sessiz kaldı,
çünkü taş ölümlüdür,
ama biz ölümsüzdük.

Ben seni sevdim,
bir gün kahramanların gölgesinde,
bir gün köylünün alın terinde,
bir gün yorgun denizcinin omzunda.
Ve anladım ki,
senin yüzün yalnızca bir yüz değil,
senin yüzün Ege’nin haritası:
bir yanın İzmir’in kordunu,
bir yanın Datça’nın rüzgârı,
bir yanın Gökova’nın mavisi,
bir yanın Milas’ın taş evleri.

Ve sonunda,
Muğla’ya vardım…
dar sokaklarında beyaz kireç kokusu,
gölgeli kahvelerinde yaşlıların sessizliği,
ve begonvillerin gürültüsüz ama görkemli şarkısı.
Orada anladım,
bu aşk bir yolculuktu,
başlangıcı Homeros’un dizelerinde,
son durağı Muğla’nın taşlarında.
Ama yolun bitişi yoktu,
çünkü zaman da, coğrafya da, mitler de
senin gözlerinde birbirine kavuşuyordu.

Ve artık,
ben daha fazla susamam sevgilim.

Şimdi çıkıp aşkın meydanına adını bağırsam
Seni çağırasım var
Senin gelesin var mı
Hüseyin Erdinç

Hüseyin Erdinc
Kayıt Tarihi : 2.9.2025 23:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!