Yorgun olmak değildi korktuğum, “Yılgınlık” devrildi üstüme..  “ Kasım rüzgarları eserken  kasırgaya dönüştü kini..
                 Kan yürür sanırdım damarlarımda, oysa taşıdığım öfke sandal olmuş dalgaların arasında, batmaya yakın
                  Hüznün mısraları perde perde çekilirken gönlümün uzak ufuklarına, gecenin gaddarlığıyla tanışmış ömrüm
                  Kalanları düşlerken, gidenlerin insafsızlığında can vermiş, yaşadığını sandığım ne varsa
                  Vuslat sarhoşluğu yaşanırken terk etmiş namluyu firak denen öldürücü kurşun
               “Kadir’di” adım, sadece “Kadir” 
               “ Kader”  olmuş, günahsız “i” harfi acımasızca katledilirken
                 Sonra satır satır dökülmüş “konfeti” misali, yüreğimden aşka dair ne varsa ve sebebini bilmediğim bir cüretle
                 Ölümün, “ölümsüzlüğüyle” tanışmışım davetli olmadığım bir maskeli baloda
                 Ve… ve tek kişilikmiş sahnede ki oyun! ..  Ve tek perdelik! ..
                Yağmur damlaları gibi dökülürken umuda ait ne varsa, karamsarlığın üzerinden nihayete doğru kayıp gitmiş, kaçarcasına
                ATEŞİ YAKAN ATEŞİ   arar olmuş gönül! .. Nefeslendikçe arasında küllerin
                Zamanın tik-takları dairevi bir döngü içindeyken, arzın kabuğuna iter olmuş nevbaharın uyanışlarını
                Şiir şiir anlatılırken “şiirleşen sevdalar”,  bir nakkaş titizliğiyle bezenmişti kâinat
                Rakkaselerin raksı Mevlevi ayinine dönüşmüş yıldızların gökyüzün deki dansına nazire ediyordu
                Nihayet karabasana döndü rüyanın en mavi yerinde ve silkinerek uyandı uykusundan
                Gecenin meltemi çöreklenirken zamanın üstüne, güllerin kokusu sardı çiğ damlası karanlığın slüetini
               Ve senin gölgen düştü, umutlarımın ve yarına dair kırık hayallerimin içine
               Hasret saplanıverdi yüreğimin mahzeninde ki en ücra köşeye kadar
               Aynı sabah değildi bu sabah ve aynı güneş değildi doğan! ..
               Zaman ve mekan savaşıydı bu ve bilmem kaçıncı vuruş! ..
               Dakikalar ömrü vuruyor, her vuruşta bir daha öldürüyordu
               Beni  değil, ölümü öldürüyordu! ..
            “ Ölüm” ölüyordu! ..
               Sanma ki; ben de ölüyordum
              Ben ölüme …. Sadece “SENİ BEKLEMEK İÇİN GİDİYORDUM! ..”
Kayıt Tarihi : 7.10.2007 00:33:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!