Sen şair sin bana aşkı anlat dediler

Erdin Şallıel
25

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Sen şair sin bana aşkı anlat dediler

“Sen şairsin, bize aşkı anlat!” dediler...
Dedim ki:
Canın yanmadan anlayamazsın
Sırılsıklam âşık olduğunu...

Aşk güle benzer,
Ama... hiç dikensiz gül olur mu?
Elinde tutarsın, mis gibi kokar,
Kimseler almasın diye sarılırsın,
Bu kez...
Dikeni batar!
Yara içten içe kanar...
Kanarda durduramazsın!

Aşk, yüreğini de yakar ciğerini de.
O ciğerin yansa da,
"Benim dünyamsın!" dersin...

Kor alev bir gün küle dönse de,
Anılarla esen bir rüzgâr
Yine tutuşturur seni.
Hele bir de bir dargın bir barışıksan...
Hele ki yandıkça yüreğin...
Kendi dünyanda
Yüreğini kor ateş dağlar!

Yaraya tuz basılmış gibi yanar canın,
Sorgulamaya başlarsın:
Neden onun yanındayken
İçini tarif edemediğin bir huzur kaplıyor?..

Ve işte o an,
Duyguların karmakarışık olur.
Ne olduğunu çözmeye çalıştıkça
Kör düğüm edersin içini.
Neyi kabullenmek istedigini bilemezsin.

Sonra...
Aklını susturup yüreğini dinlersin.
Yüreğine kulak verdiğinde,
Aşkın anlamsız triplerinden vazgeçip
Ayrılmayı düşünürken
Birden dersin ki:

"Ey aşk!
Sen benim için çok değerlisin.
Sen... benim dünyam,
Benim nefesimsin!"

Kimi zaman uzaklara kaçmak istersin,
Belki ondan... belki kendinden!
Gözlerin telefona takılır,
Ellerin çaresizliğe uzanır...

Gururuna yenilmemek için
Ona ulaşmanın yolunu bilmediğin sokaklara düşersin.
Yaramaz bir çocuk gibi,
Bir köşe başında dona kalırsın.

Ve o an dersin ki:
"Ben sana gelmedim… Sen beni buldun!"

Sonra,
Ona daha çok yaklaştığını hissedersin.
“Elini uzat, tut ellerimden!” demen gerekirken
Yine kaçarsın...

Kaçarken, çok uzaklara gittiğini sanıp
Ellerinle gözlerini kapatırsın.
Hani çocuklar masumca gözlerini kapatınca
Kimsenin onları görmediğini zanneder ya...
İşte öyle!

Ama ellerin,
Gözyaşlarınla ıslanır...
Parmaklarını aralayıp etrafına bakındığında
Kaçmak istediğin şeyin
Hâlâ etrafında döndüğünü fark edersin.

Ve o zaman sol yanın titrer!
"Ey aşk!" dersin,
"Başka nasıl olur aşk, anlatsana!"

Eline batan dikenin acısını
Gönlünde hissettiğinde
Aşkla bakılan solan gülün güzelliği gelir aklına.

İçini yine anlam veremediğin bir huzur kaplar.
Elinde tutmak istediğin gülün
Güzelliğinden dikenin acısını hissetmeyip
Aşktan kaçış olmadığını bir kez daha anlarsın...

“Devam et anlat!” dediler.
Dedim ki:
Ne konuşulur ne susulur
Kelimeler anlamsız kalınca…

Aşk anlatılmaz… yaşanır!

Bir gül verirsin sevgiliye,
Zamanla gül solsa da
Hatıralarda verdiğin an gibi taze kalır.

Sevdiğine her bakışta,
O ilk an kaplar tüm benliğini...
Elini uzatırsın,
Yanakların kızarır,
Ayakların yerden kesilir,
Yüreğin sinenden fırlayacak gibi olur!

Hangi mevsimde olursan ol,
Kelebeklerin uçuştuğunu hissedersin
Karnının tam ortasında...

Elini uzatırsın,
Tutmak isterken ellerini
Ellerin titrer,
Yüzün kızarır...
Utanırsın da,
O ellerden tutamazsın!

Tutsam, sarılsam incitir miyim diye
Kendini sorgularsın...
Sonra kendi kendine fısıldarsın:
"Elim eline değmeden...
Gönlüm gönlüne akmalı!"
"Sen benim... sen benim dünyam ol!"

İşte o zaman sevdalın
Senin akan gönlüne yüreğini açtıysa
Yüreğin ile sevdan
Bir dünya olur, bir nefes olur...

Gülen gözlerde kaybolursun,
Aşkın yolunda özgürce
Gönülden gönüle dokunursun
El değmeden...

Bazen ciğerlerin kavrulur kıskançlıktan...
Sevdiceğini, ailesiyle bile paylaşmak istemezsin.
İşte o zaman,
Yüreğinin ateşiyle bir demlik aşk pişer!

Her göz göze gelişte,
Her adını söyleyişte,
Tazelenir o sevda...

Yanında olmadığında,
Elinde tuttuğun bir resmindeki gülüşünde
Gönül ateşinde pişen sevda
Yine can bulur!

Sonra dudakların kurur...
Kurur da,
Dilin varmaz:
"Gel birlikte bir bardak çay içelim..." demeye...

Yıllar, yollar girer araya...
Bir bardak çayda buluşmak
Hayal olur...

Anlat hadi, susma amca!
Daldın gittin uzak diyarlara...

Utanır olur dedim,
Aşık ya da aşk!
Aşk ile kuruyan dudaklar
Karşısında duran
İffetli bir sevda olunca…

Biz…
Aşk denince,
Sesini duymasak da,
Gözlerine bakmasak da,
Hayalinde kaybolsak da...
Bir kâğıt, bir kalem ile
Aşkı yazıp
Satırlara sarılırız!

Kendimizi de
Yazdıklarımızla, söylediklerimizle sevdirirsek
Ne mutlu bize!

Ve şu son sözümü
Hiç unutma evlat:
Aşkın tarifi çok olur…
Herkes farklı yaşar!

Bazen kâğıtlar
Kanatlanır...
Beyaz bir güvercin olup uçar gider!

Severken ayrı düşerse insan,
Eli ayağına dolaşır,
Kanadı kırık kuş misali kalır.
İşte o zaman,
Kimi hikâyeler yarım kalır...

Biz o yaşanmış,
Kavuşmamış aşklara
"Efsane!" deriz...

Ve deriz ki:
"Ya Rab,
İmkânsız aşkta
Ayrı düşen sevenleri
Cennetinde kavuştur..."

Erdin Şallıel
Kayıt Tarihi : 30.4.2024 00:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Orhan Erdoğan
    Orhan Erdoğan

    AŞK,hepimizin dilinde…Hepimizin gönlünde….Hepimiz peşinden koşuyoruz aşkın.Herkes ayrı bir tarif veriyor onun için.Herkes aşkı tanıyor fakat herkes ayrı yaşıyor onu. Onun için de ,farklı anlıyor farklı anlatıyoruz aşkı.Bundandır ki aşk bazen çeşitli kılıklarda dalıveriyor yaşamımıza. Bazen sevinç oluyor
    Bazen de hüznün kendisi olup dalıyor yaşamımıza
    Bizler yaratıyoruz aşkı sevmek için,sonra peşinden koşuyoruz sevilmek için.Koşarken ve koştururken aşkın peşinden,kim bilir ne öyküler çıkıyor ortaya.O öyküler bazen şiir oluyor. Bizler o şiirlerin her birinde kendimizi buluyoruz .Okudukça aşkımızı tekrar, tekrar yaşarız onlarda
    Kutlarım sayın Şair

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)