Sen gittin…
Ardından kapıyı yavaşça kapattın,
Ama bilmedin,
İçimde bin kapı birden kırıldı o an.
Bir çay demlemiştim sana,
İçemedik.
O gün bu gündür mutfağa girmiyorum.
Bardaklar hâlâ iki kişi…
Ama biri hep susuyor.
Biliyor musun?
Sana söyleyemediklerimi
duvarlara anlattım.
Her gece…
Biraz daha duvar oldular bana,
Ben biraz daha taş oldum.
Ama ağlayamadım,
Çünkü erkekler ağlamaz dedin ya bir keresinde,
O günden beri gözlerim değil,
Ciğerlerim ağlıyor içten içe.
Sen gittin…
Ve ben kaldım,
Bir mezar taşı gibi dimdik…
Ama içi boş.
Artık kalbim yerinde değil.
Seninle gömdüm onu.
Yanına çiçek bıraktım giderken,
Hatırlıyor musun?
Koklamadan ezdin geçtin üstünden.
Aynaya bakamıyorum artık.
Çünkü orada sen varsın hâlâ.
Saçını tararken,
Dudağını büzüp “şu ruj olmuş mu?” diye sorarken…
Cevabım dudaklarımda donuyor,
Çünkü sen çoktan cevap istememeye başlamıştın.
Ve şimdi,
Sen başka bir adamın göğsünde uyurken,
Ben hâlâ senin adını
kendi mezar taşıma kazıyorum,
Sessizce…
Kayıt Tarihi : 23.4.2025 19:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!