Sen gittin.
Bunu önce
penceredeki perde fark etti.
Kımıldamadı.
Ardından
şehre yayıldı bu yokluk.
Bir otobüs durağı geç kaldı
gelen birine.
Ve ben
her şeyi unuttum kendimde.
Belki ismimi
belki yürümeyi
ya da yaşamama neden olan
her şeyi.
Zaman?
O artık benimle değil.
Dönüyor senin etrafında
ama ben,
duvardan kopmuş saat gibi
saat gece belki
Bir nehir durdu içimde.
Hani şu
sürekli akan
sürekli unutulan nehir.
Şimdi kıpırtısız,
ve cam gibi kırılgan.
Sen yoksun.
Seni aramaktan vazgeçmedim.
Bir kapı gıcırdasa,
dönüp bakıyorum.
Bir gölge geçse duvarın önünden,
“belki...” diyorum.
İşte bu
unutulmak değil,
bir tür hatırlamaya inat yaşamak.
Şiir?
bir yere kadar konuşur zaten.
Sonrası,
boşlukta yankılanan adın.
Ve şimdi biliyorum:
Sevmenin içinde
beklemek kadar
vazgeçmek de var.
Ama ikisi de
aynı suskunlukla
başlar.
Ve sen,
adını anarken sevdiğim
bir zamanlar.
Şimdi;
yüksek bir dağın sırtına yaslanmış,
yelken gibi
rüzgârla dolup uzaklaşıyorsun.
Sonsuzluk,
belki de sadece bir yanılsama.
Bir bakış
bir sözcük,
ve ardından
bir boşluk kalıyor geriye.
Aşk diye bir şey yok belki.
Belki yorgunluk,
belki kendini kandırma biçimi.
Ne zaman seni sevsem,
bir başka ben eksiliyor içimden.
Bir zaman,
kayıp aşk
ve sonra sadece boşluk.
Bir başka sen,
bir başka dünya,
ve belki
bir daha asla bulanamayan...
Belki başka hayatta
başka sen,
başka ben.
Ama kim bilir,
belki orada da
yine kayboluruz.
Seninle yaşıyordum..
şimdi ise almakta
yalnızlık
en keskin halini...
Aşk bir yalandı belki,
Ama biz
gerçekmiş gibi yaşadık.
Şimdi
bir yalnızlığın içinde
seni bekliyorum.
Münzevi Zeyrek
Kayıt Tarihi : 4.6.2025 13:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!