Sen Aklıma Gelince Şiiri - Adem Efiloğlu

Adem Efiloğlu
197

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Sen Aklıma Gelince

SEN AKLIMA GELİNCE
Sen aklıma gelince:
İçimde dört mevsim halaya duruyor, dağların üzerinden aşıp gelen rüzgârın fısıltısında. Sanki iki kürekli bir sandalla okyanuslar aşıyorum, ruhumda yılkı atları koşturuyor sanırsın. Hayır, hayır sevgili, içim sanayi devrimlerine inat sevdaya adanmış bir yüreğin duasına yalınayak koşuyor. İçimde acılar sökün tutsa da ben umudun üşüdüğü bedenlerde sana ulaşmak için her sabah yeniden doğuyorum…

Sen aklıma gelince:
Sana Hz. Âdem’in üç yüz yıllık tövbesiyle koşar adım gelirken, hatalarım içimde kendini linç ediyor. Utanıyor yanaklarım gökyüzünün mavisinden, Dicle’nin sularında yakamoz olup parlıyor bakışlarım dünyaya. Balıklı Göl’de bir çocuğun saçlarını okşarken, kum fırtınasına şemsiye açıyor buluyor kendimi. Nur dağında motorunu yakmış kamyonculara el sallayarak geçip giderken, Galata’da balık tutan insanlara rastgele diyorum mesela. Anlıyor musun sen gülünce daha çok bağlanıyorum hayata…

Sen aklıma gelince:
Atların ayak izlerinden geçip gidiyor tarih. Bakmışsın Ergenekon’dan el ele baş çıkarıyoruz hayata. Önümüzde Bozkurtların ulumalarına şarkılarla eşlik ediyor dudaklarım. Henüz keşfedilmemiş diyarlarda çiçekler topluyoruz birlikte, en çok papatyalar yakışırken saçlarına, ritmik sevmelerin sarsıntısında, sismik dalgalanmalar yayıyor kalbim belki de on şiddetinde, sadece ben biliyorum…

Sen aklıma gelince:
On gözlü köprünün üzerinden mektuplar salıyorum Dicle’ye. Bağdat’ın, Halep’in ve hatta Mezopotamya’nın sınırları çizdiği her ülkede, yüreğimde ki dönüşsüz reformların icrasını yazıyorum. Buyursun duysun dünya. Dudaklarımda karanfil kokularında öfkesine dizgin vuran biçare benliğimde, henüz gasp edilmemiş çocuk yanımla, kendimin kaşifliğine soyundum. Ara sıra eski bir ağıdın sözcüklerine aşkı yazıyorum, mırıldanarak. Bırakın beni, içimde rahvan atlar dört nala koşmadan, daha her anı sevinçlerle dolu bir dünya bırakacağım sen gülünce…

Sen aklıma gelince:
Hz. İbrahim’in kurbanı geliyor aklıma, aşkıma adıyorum kendimi. Süleymaniye’de bir sabah namazında alnımı secdeye vuruyorum. Kayseri’de Hunat camisinde bir tuğla koyuyorum duvarlara. Yükü mutluluk olan kervanlarda, gözlerimi dünyaya bağışlıyorum kavgasız. Kandillerin aydınlattığı duvarlarda alev olup, yanaklarında parıldıyorum. Delilerin boyadığı gölgelerde, sek sek oynuyor ayaklarım. Sonu mutlu biten bütün hikâyelerde nane kekik kokularını yayıyorum dünyaya. Yıldızlar aşk ile düşüyorlar içtimaaya. Sen gülünce, ayet ayet, kaderine tecelli ediyor hayat. Hep dualarımıza kocaman bir umut düşüyor, ta Fizan’a koşuyor ayaklarım, Diyarbakır’dan…

Âdem Efiloğlu

Adem Efiloğlu
Kayıt Tarihi : 13.7.2025 12:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!