Sana bir ömrü adadım; anlamadın
Yağız rüzgarları, kan bağlarını
Yedi kıtadan su taşıdım vahalarına
Elest bezminde yüklendim vebalini
Sana melekleri eğdirdim; anlamadın
izbe bir şehri kucaklıyor yüreğim
bu akşam rıhtımlar sessiz
kalabalıklar erken çekilmiş içeriye
yedi tepede yediveren gül hasreti
yüzün tunç gibi doğuyor şehrimin üzerine
Gönül köprüsünden aşkın ırmağına düşerken
Ömür yolculuğunda sulh etmek bazen zordur
Akıl kapı dışarı, aşk kalpten içeri olduğu vakit
Mandalla asılı libas gibi sallanır bazen mantık
İnsan özünün acz olması bundandır.
paleolitik çağdan kalma
dişil bir ağrı peydahlıyor zaman
kül yutmuş mitolojileri
sana uyarlamak adına
yutkundukça içime batan
balçıklı bir taş kesiği dilim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!