Gözlerden uzak mütevazı bir çay bahçesinin yosun kokusuna en yakın masasına oturmuş, baktıkça hipnoz etkisi yapan yakamozu izlerken, yan masada oturan iki arkadaşın konuşmalarına ister istemez kulak misafiri oluyorum. Davetsiz bir dinleyici olmaktan hoşnut olmamakla beraber, uğultunun içinden gelen bu iki sesi özenle seçtiğimi fark ediyorum.
Biri üzgün, sinirli ama hayal kırıklığının siniri bastırdığı bir ses ‘’ Ben güvendim abi ’’ diyor. ‘’ Bu ikiyüzlülüğün nedeni ne? Dosttu ya sözde… Diğerinden tecrübe akıyor, hafif çatallı, güven titreşimleri gönderiyor diğerine. ‘’ Dost..? ‘’ diyor, hafif hayrete düşmüş, bilgiç bir tavırla. ‘’ İki ay önce tanışmıştınız değil mi? ‘’ Susuyor sonra. İkisi de kesiliyor seslerin. Mesaj gitmesi gereken yere ulaştı sanırım diye düşünüyorum ki bana bile uğradı geçerken… Biraz da acıttı aslında. Bakışlarım ışık oyunlarına kilitlendiğinde, aklıma gelen benzer halimi düşüncelerimden kovmaya çalıştığımı farkediyorum. Sonuç: Başarısız…
Sinir, üzüntü, hayal kırıklığı masa değiştiriyor. Yayıla yayıla kuruluyorlar yanıma. Hastalığımdan oyun diye bahseden sözde dostun bana kazandırdığı güvensizlik, önümdeki kayıktan göz kırpıyor. Alabora olan güvenim son çırpınışlarında. Kurtarmak istemiyorum. Kaçırdığım bakışlarım, yakın bir yerden atılan havai fişeklere takılıyor. Beni mi kutluyorlar..?
“ Öyle bakma! Kayıtsız kalmak için çok geç artık bu aşka. Ya sığdır bütün sevgini gözlerinin yeşiline, ya da bulaştırma bakışlarını bana. “
Susuyorsun.
Ellerinin, dudaklarının, mimiklerinin aksine,
Sessizliğini paylaşıyorsun benimle.
Ellerin tedirgin, dudakların çekingen, mimiklerin özlem dolu…
Balonunu düşürmüş bir çocuk gibi yaşlı gözlerim.
Döner belki diye,
Elleri hala havada olan bir çocuk...
Gözlerini senden alamayan bir çocuk...
Gözlerinin yeşilini özleyen bir çocuk...
Sıcak iklim adamıyım ben.
Bu yüzdendir ki,
Gelmişse mevsimi,
Göç ederim soğuyan bir yürekten.
Isıtmıyorsa boynuma düşen nefes,
Çatlamışsa dudağı sevginin,
Öğrenilmiş sensizliğe yenik düştüğüm gecelerden biri yine…
Yüreğine akıtamadığım ne varsa,
Döküyorum sokaklarında yürüdüğün şehrin avuçlarına.
Kim bilir,
Geçtiğin kaldırımın kenarından akan suya karışırım belki.
Sarı bir mevsim.
Boş bir park bankında yalnızlığım oturuyor.
Kalkıp gitmek istemeyen bir sonbahar avuçlarımda.
Hiç kalmadı hevesim.
Boş bir kadehte yalnızlığım beni yudumluyor.
Sarı bir mevsim..
Üşüyen ellerimi ısıtan yalnızlığım, yüreğimdeki arnavut yollarin çarpık taşları arasından kanıma karışıyor..
Savaşacak gücüm yok..
Histerik karakterler beynimde cirit atıyor.
Ve sokak lambasının aydınlatığı bir dünyadan geçiyorum.
Geçişlerim kararlı,yollar sarı.
Her adımda bir sarı yaprak daha dağılıyor.
Avuçlarımda tuttuğum yalnızlığımı,konfetiler gibi savuruyorum gök yüzüne.
Ve yine üzerime dökülüyor.
Nefesimle doluyor ciğerime.
Doluyor... doluyor.. ve patlıyorum..
Yalnızlık herkese biraz bulaşıyor..
Yüzler asık, adımlar yavaş, aynı yöne, bakışlar delip geçiyor.
Nereye gidiyorlar..?
Şimdi ilk aldığım nefes gibi yalnızlık, ciğerlerimi yakıyor.
Ağlıyorum..
Küveze konmuş hayata tutunma(ma) ya çalışan bir can gibi yüreğim..
Mutluluğum camın ardında beni bekliyor.
Dünüm yalnızlıklarla doldu yine
Taştı bugünüm oldu, yarın(lar) ım oldu...
Anahtar deliğinden gözetleyen sensizlik süzüldü evime yüzsüzce..
Dünüm…
Hıçkırıklara boğuldu…
Bekle biraz,
Biraz soluklanayım önce.
Yeni çıktım bir aşkın mısralarından.
Seni yaşamak kolay sanıyorsunda,
Her virgülüne takılır, tökezlerim durmadan.
Bırak duygularım dönsün hele kendime,
Yüreğine akıtmayı başaramadığım sevgi dolu sözcüklerim var benim.
Senin için kullanılmayı bekleyen, gidişinle dilimin ucunda yığılı kalan hazır askerler…
Kimseye sana olduğu kadar yakıştırmadım onları
ve hiç kimse emrine amade edemedi kelimelerimi senin kadar.
Özlemlerimse artık ağır geliyor.
Gidersin bazen.
Kalana eziyet gidişlerin vardır.
Son kez Sevdiğinin üzerine düş(e) meyen bakışların..
Gözlerinde birikirken çaresizlik,
Zoraki atılmış adımların vardır çemberin dışına.
Giderler bazen.
Kalana inat gidişleri vardır.
Gündüzleri alır, karanlığı bırakırlar koynuna.
Boğazında düğümlenirken haykırışların,
yarı yolda vazgeçilmişliğin kalır yanına.
Ayrılıklar bencildir.
Ve giden, kalandan daha az sevmemiştir aslında.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!