Kadrini bilmeyen nefes almanın
Hayrını göremez insan olmanın
Tövbe edip Allah ile dolmanın
Lütfuna ermedin ey insan oğlu…
Yaptığın günahlar alır canını
Kaç kere söyledim şair değilim
Yazdığım çizdiğim her şey ezberim
Hayat yokuşunda yürür kalemim
Üstüme giydiğim kanlı ceketim
Ne sersefil ne de yoksul biriyim
Yine yoksun;
Hasrete çağıran ayak seslerini dinliyorken yüreğim
Kulağım kapıda kavuşmalara yeltenirim.
Ilıman iklimlerin bıraktığı sen saltanatında
Yine bir rüzgarın raksı görünür
Çingene ruhlu hıçkırığımda bir adam
Saçlarının siyahındayım sevgili
Gözlerinin ışığında nemli
Ellerine değmese de ellerim
Parmak ucu hissindeyim
Can değdi bir kez yüzüne
Nasıl gidilir tek kişilik hücreye
Bırak ellerini, elimden alsın,
Yine o kokunu, sürünsen yeter,
Varsın gözlerini, ferimden çalsın,
Yılda bir kez bana, görünsen yeter.
Canımı uğruna, feda ederim
Terk ettiğim sen olmadın aslında
Masum düşlerimdi soğuk odamın nemli duvarlarında
Eskiden daha eskiyim şimdi karanlık tozlu raflarda
Suçlama saatleri akrep hala yelkovanın koynunda
Ağır ağır ilerliyor zaman
Elbet çıkar bu gece de sabaha…
Demek gidiyorsun
Tüm gemileri yansın bu şehrin
Limanına uğramasın yüreğim
Ardından mendil sallamak
İstemiyorum…
Okyanuslar evine çekilsin
Kapı ziline esir yüreğim
Alaca kuşları atık nöbette
Belli ki bu gece de üşüyeceğim
Umut yüklü bulutlar da çoktan gittiler
Sırtında yeşillenmiş dostları
Kahverengi gözleriyle geceyi karşılıyor
Derde düştü mü insan
Olduğu yer son liman
Gemi düdüğü kadın
Hınzırca inleyen
Ne alır leş kargası
Kedi ciğer peşindeyken
Kolay olurdu bel ki;
Bir doğru da.. anlatsaydı beni…
Ruhunu şeytana bırakan bakışlar
Üç yanlışa satsaydı kendini….
Devrilir cümleler
Eğilir kalem
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!