Hafızım
Hayat kırk yerinden vurdu ömrümü. Ne bir silah sesi duydum, ne de bir savaş gördüm. Sessizdi, ama ölüm kadar yakıcıydı. Kırk kez aldı canımı, üstelik ne ecel vardı ortada ne de Azrail. Her defasında biraz daha eksildim, biraz daha sustum. Küllerimi bile sakladım, kimse görmesin diye içimin yangınını kendi avuçlarımla örttüm.
Kırkımda kırdı boynumu zaman. Eğdi başımı, kesti soluğumu. Ciğerimden çekip aldı nefesimi, ama nedenini sormadı. Ömrümün yolculuğunu çaldı elimden, sessizce, habersizce. Ne sorguya çekti beni, ne de hesap verdi. Belki de hayat, en çok susarken cezalandırıyor insanı.
Ellerimde birkaç nasır kaldı, hepsi geçmişin izlerinden. Dilimin heybesinde biriktirdiklerimse söyleyemediklerimden ibaret. O kadar çok kelime birikti ki içimde, hiçbirine yol bulamadım. Sonra bir gün, sen geldin aklıma...
Ve duvarlarım yıkıldı Hafızım, birer birer.
Dayandığım, sığındığım ne varsa, hepsi üstüme çöktü.
Duvarlarımda senin adın vardı, senin sessizliğin yankılanıyordu.
Artık ne şafak kaldı geride, ne gün.
Ne bir sabahın ışığı değiyor yüzüme, ne de akşamın huzuru.
Zaman bile dönüp bakmıyor artık bana.
Yalnızlığın ortasında, kendi gölgemle konuşur oldum.
Ve ben, öylece kala kaldım.
Bir yanım kırık, bir yanım küskün.
Ne yolum var şimdi, ne de yolcusu.
Ne bir selam duydum, ne bir sabah gördüm.
Selamsız, sabahsız kaldım hafızım,
Senin adınla başlayan cümlelerin sonunu bile getiremiyorum artık.
Bir zamanlar umut dediğim şey, şimdi sadece sessiz bir hatıraya dönüştü.
Eğer bir gün bu satırlar sana ulaşırsa bil ki,
Ben hâlâ aynı yerdeyim…
Suskunluğumun içinde, seni beklerken.
— Selamsız, sabahsız bir kalpten
@dressiz mektuplar✍️✍️✍️
Suskun Adam ZeyneppKayıt Tarihi : 20.11.2025 20:14:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!