ŞEKER TADINDA BİR BAYRAM
Rahmet ve mağfiret mevsimi Üç Ayların sonuncusu Ramazan ayını geride bırakarak, sevgi ve şefkatle birbirimize ellerimizi uzatma ve kaynaşma günü olan bayrama ulaşmanın huzur ve mutluluğunu yaşamaktayız. Bayram, toplumun temel harcını oluşturan olguların en sevimlisi… İnsanî ve dinî güzelliklerin birlikte yaşandığı; birlik, beraberlik, saygı ve sevginin katmerlendiği; toplumun tümünün kaynaşma, dayanışma ve paylaşma duygusunun doruğa çıktığı, gönülden gönüle taşındığı günler....
İletişim çağının odamızın içine yaklaştırdığı uzak mesafaler, bayram trafiğini azalttıysa da; orta yaştakilerin dillerinden düşmeyen “Ah nerede o eski bayramlar” nostaljisi hiç eksilmez. Dönme dolaplar, oyuncaklar ve tatlılar yine bulunsa da, o eski tad, içtenlik yok gibi…
Ortaokulu Mardin Kız Meslek Lisesi’nde okudum. Her Bayramda, okulda toplu bayramlaşma töreni yapılırdı. O töreni şenlendiren bir grup, birlik-beraberlik duygusunu yaşatırdı bize… Bu grup, yaşadıkça güzel ruhlarını hasretle anacağım Süryani arkadaşlarımızdı. Kendi bayramlarıymış gibi hocalar ve bizlerle içten bayramlaşırlardı. Paskalya Bayramlarında renk renk boyalı yumurtalarını,çikolata ve likörlerini (Şeker Bayramı'nda Mardin Vali Konağı'nda ve daha sonra İzmir Karşıyaka'da bir hocamın evinde aynı ikramla karşılaştım) bizlerle paylaştıklarında, biz de sevinçlerine ortak olurduk. Süryani-Müslüman farkını hiç gözetmedik, en güzel anlarımızı sevgiyle paylaştık… Şimdiyse biz-siz söylemi dillere hakim…
Her an yanıbaşımda yatmasaydı
Ben bu yükü taşıyamazdım
Sevinçlerime biraz hüzün katan odur
En çaresiz anımda
Issız bir dere kenarını