Ben tanırım teninin tuzunu
Sen bilemezsin içimdeki kör kuyuyu
Hiç gördün mü ?
Ne kadar derin ve ne kadar karanlık ?
Bir göz kırpışı kadar ani,
Amansız , acımasız ve çetin elvadaların
Kim kaldı ki tozlu yolun selinden
bizim köyler viran oldu gidiyor
Yıkılmış harmanlar esmiyor yeller
Bizim köyler viran oldu gidiyor
Bereketliydi toprağım tâm saçardı
Yıldızlarmı küsmüş ay mı hüzünlü
Bu gecem dünkinden daha karanlık
Şehre anlamsız bir matem düştü
Bugecem dünkinden daha karanlık
Anladım gökyüzü matem tutuyor
Sessizliğin gölgesinde bir Çığlık
Çığlığın ortasında bir çocuk
Çocuğun yüreğinde bir yara
Ortalık karma karışık
Ufkun ötesinde bir çizgi
Çizginin dışında bir çocuk
Cevâzime n'olur hele söyleyin
Yanaşında şu derdimi dinleyin
Ne ağlayın nede bana gülmeyin
Acayibim garayibim dostlarım
Cevâzimin ğömleğinin yen'i yok
Dünya nasıl bir han oldu
Hancı var yolcusu yoktur
Herkezin türlü yarası
Derdi var ilacı yoktur
Meyletmem güzel nazına
Malı mülkü heba etti
Sattı savurdu dürzü
Tarla tapan kara saban
Yaktı kavurdu dürzü
Altın dişler gedik gedik
bir söz soylerdim ferman olurdu
yoksula deva derde derman olurdu
kal dedimmi kapımda kölem olurdu
elde kalmayınca sözüm kesildi
evvelden bir ben bilir bir ben söylerdim
Unuttun mu adımı gelmezmiyim aklına
Bu askin günahını yıkma benim boynuma
Efil efil eserdi bende sevda yelleri
Bu aşkın günahına şahit tutma elleri
Niye küstün bilemem çıkmıyorsun karşıma
Demişsin ki nazlı yar unuttu mu adımı
Bir türlü alamadım ondaki muradımı
O nasıl Söz nazlı yar benden şüphen mi vardı
Ahirete sakladım sendeki muradımı
Efil efil eserdi bende sevda yelleri




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!