Ömür dediğin iki hece
Kimine kısa kimine bitmez çile.
Bir şarkı dinlersin
Alıp götürür seni yâr'in olduğu yere...
Ey şehr-i İstanbul...
Yine gösterdi yüzünü sana kış
Nedir bu telaş nedir bu acele
Söyle daha gelmedi baharın sonu
Daha sararmadım hazır değilim
Üstümü örtecek beyaz örtüye
Yalnızım yine senden uzakta
Büyük bir evde
Düşler odasındayım tek başıma
Zamanı aramak boşunaydı biliyorum.
Her sabah güneşin doğuşunu seyrettiğim
Akşamları yıldızları beklediğim
Seni aradım
Batan güneşin ardındaki ufukta
Dans ediyordu yakamozlar
Kaldırımlarda biriken serseri sularda
Ama ben aldırmadım hiç
Bıkmadan seni aradım
Karanlıkları delen bir ışık hüzmesi,
Suları hırçınlaştıran bir kamçı sanki.
Zaman beni sana hapsetti
Gel gör ki aşkın kül etti beni.
Sana kavuşmak için çok bekledim,
Bu gece garip bir hal var üzerimde
sis çökmüş sokaklara
Ayışığı yok bu gece bulutlar var gökyüzünde
bir de yere düşen damlalar.
Ağlamaklıyım
tutamıyorum kendimi
Eski bir otel odasında
Seni aradım anılarımın arasında
geçmese de senden sonra hayatım
geçmişi aramak boşuna
Yalnızlığıma eş bir dostum var.
Rüyalarımı anlatırım sabahları
Yüzüne hasretim bir bilsen
Sensiz geçen her gün zordur
Yaralı bir kuş gibi seni beklerken
Görmezsem cemalini yüzüm hep soluktur
Ayrılık bulutları çökmüş şehrime
Bir bahardır yaşadığım
Hapisenin pas kokan zindanlarında
Bu son bahardır yalnız hayatımın
Temiz görünen bu kirli dünyada.
Bir sen bana haramsın bundan sonra
Sen misin beni çağıran?
Sen misin içimde haykıran?
Irmak misali sessizce akan
Sen misin yüreğimi ıslatan?
Ben miyim sana gelen?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!