Sınırsızsın
Başın sonun yok.
Özgürsün
İfadelerin çok.
Günahsızsın
Sorgun sualin yok.
Eskiden başka açardı çiçekler
Rengarenk erikağacları pencerelere dayanırdı
Herşey bir başka güzel bir başka çoşkuluydu
Evlerde sobalar tüter,kardan adamlar yapılırdı sokaklarda
Havuç burunlu kömür gözlü kardanadamlar...
Geceler ayaz karanlık olsa da
Kaptırmışız kendimizi
Sonsuz bir kibire
Hırs bürümüş içimizi.
Burnumuz büyümüş
Kör olmuşcasına
Görmemeksizin gerçeklerini hayatın.
Buram buram hasret kokar sılanın geceleri.
İçtiğin sigaranın dumanı halka halka.
Düşünürsün geçirdiğin o yalnız geceleri
Yüreğine akar ığıl ığıl son damla.
Dersinki bir gitsem bir daha gelmem
Sen beni hiç anlayamadın.
Ve anlayamayacaksın da asla...
Sevgimi verdim sana ihanet ettin.
Kendimi verdim sana dönüp arkanı gittin.
Böyle nankörlük olurmu be kardeşim...
Geçen gün düşündüm hızla geçen o günleri.
Geriye baktığımda her şey sanki dün gibi
Acırım telaşla geçen gençlik yıllarıma
Şimdi heybemde kalan bir kaç acı tatlı hatıra.
Derdim gençliğimde bakmayacaksın arkana
Öyle özledim ki seni
Tütüyorsun burnumda buram buram.
Öyle özledim ki seni
Selam sana ey yurdum sıladan.
Öyle özledim ki seni
Bir avuç toprağına kurban olam.
Herşey çok ani oldu
Aniden açıldı bu kapı
20 ekim cuma...
Aniden girdi biri içeriye
Ter içinde kalmış bir yüz
O na uzatılan bir kağıtmendil
selam seda abla