Osmanlıda, büyük çağın
Yeşil yaylan, Ulu dağın
Narenciye, bahçe bağın
Ne güzelsin, Yeşil Bursam
Ulu dağda, ben beyaz Kar
Aşk dediğin, dilde baldır dökülen
Bir yarendir, boyun olup bükülen
Bir ışıktır, her seherde, sökülen
Adı aşk, Cismi Aşk, Kendi aşk
Bak oğul, ömrünce nasihatımdır sana
Kulağın aç, dinle beni
Bak oğul! Cahil ile dost olma
…………İlim bilmez, İrfan bilmez
…………Söz bilmez, Üzülürsün
Emir gelir, tören adım marş
Her gün nöbet, hergün tıraş
Ayda 175 lira, 50 kruş maaş
Askerin çilesi bitmez
Hayatı bir zindan, etrafı mahpus
Yaşamdan umutsuz, töre kadını
Kapana kısılmış, yolları hep pus
Ayakta pranga, töre kadını
Dayak yemesede, her gün hakaret
Komşunun kalbini kırma
Ondan gayri, bil komşunu
Komşu hakkını, hiç koyma
Ondan gayri, bil komşunu
Karşı karşı, yaşarsınız
Dünyanın sevgisi, içimde olsa
Güzeller toplanıp, karşımda dursa
Şu gördüğün taşlar, hep altın olsa
Bir tekinde gözüm yok, sen olmayınca
Zalimin kendi dize gelsede
İçeri gireli bir kaç yıl oldu, alışamadın hala
Hayalini bile kuramayacağım bir meçhuldeyim şimdi
Haksızca özgürlüğüm kısıtlanmış,
Hırsımdan bazen de ağlıyorum
Ruhumda sanki bir şeyler çekiliyor düşündükçe
İstanbul özlemiyle doldum
Gezdim Dünyayı, her yerde buldum
Gezindim içinde, dört bir yana baktım
Alır her şeyi, başa döndürür
İman ettik biz, Elhamdillilah
Taşı toprağı, rızka çevirir
İstiyince, uzağı, pek yakın eyler
Dikenli bahçeyi, Gonca Gül eyler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!