Aklını oynatmaktı aşk,
Adını anınca sarsılırdı dünya.
Ellerim titrerdi yokluğunda,
Seninle her sabah bir yangındı.
O sabahlar olmadan uyanmaktı,
Adını anmak bir suçmuş,
Ama aramoniyi gizlemek…
Asıl suçtu.
Haykırmak istiyordum herkese.
Meğer,
Ah gönül, niçin sevdin bu bahtı kara,
Gözlerin mey deryâsı, içim viranâ.
Gelmiş geçmiş günler serilmiş hânemde,
Feryâd eder dudaklarım, ey gönül habersizâne.
Bir zaman sen ile vardım bu bağda,
Sevgiyle parlayan sahte bir gülüş ,
Gölgende kaybolan gerçek bir ben .
Kalabalık alkışlarla sarhoş sen
Kalabalık alkışlar için hedef olan ben
Gösteriş senin değil benimdi
Sevdasal durumlar var sandırırdım
Akılla ne zaman ters düştüm
Anladım ki aşk vakti.
Kalple ne zaman ters düştüm
Anladım ki kırgınlık vakti.
Son gece yanımda uyurken, öperken
Bu ara uğramadın,
Ne kokumda izin var, ne uykumda huzur…
Ne de rüyama düşer oldun artık.
Nedir buna sebep olan?
Ayrılık gerçekten siler mi her şeyi,
Onu sevmek,
Bir bahar sabahının teni okşayan yeli miydi,
Yoksa ayazlı bir gecenin en keskin soğuğunda çırılçıplak kalmak mıydı?
Belki de yazın ansızın bastıran yağmurunda ıslanmak...
Neydi ki sana âşık olmak?
Kahvaltı sofrasında edilecek bir sohbete,
Yumurtanın yağına söylenecek iki çift söze,
Çayın deminin kokusuna,
Seninle yaşanacak birkaç hatıraya ihtiyacım var.
Sohbeti keyif için,
Nefesin değince dudağıma,
Tıpkı şekerli süt mısır gibi, sarmalardı içimi usulca...
Şimdi o koku, savruluyor rüzgârla uzaklardan,
Ne tenin tenime dokunur, ne de iz kalmış avuçlardan.
Bir öpücükle başladı hikayesi,
Sevildiğini sanmanın öyküsüydü bu.
Bir bulutun üstündeki toyca bir öpüştü,
Uzun gecelerde, sıcacık tenimdeki nefesti.
Bir öpücükle son buluyordu her şey.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!