zamanın katmanlarını ayırırken,
göbek bağımın dolandığı
gök salıncağını izliyorum usulca.
dilimin ucunda kırılgan bir
porselen beyaz,
soluğun buğusuyla düşen
bir kelime kabuğu.
iç kuyusuna sıkışan ipleri
umarsızca çekiştiren
önümde uzanan hayalet kanatlar,
çürüyen bir çırpınma..
ardım
yönsüz yanılgılar sokağı,
hatsız yenilgiler çıkmazı,
hangi caddenin izsizliği sürükleyen
anımsız..
iri cüssesi karşımda,
devasa blokları bağrımda,
heyy!
sen!
alın yazım siliniyor koca şehir heyy!
yazgıma kara çalıyor çağ..
kursağa kan mı basmış anam
varmadan yaşıma; süt yerine.
topyekun
kabilin kurşunu döküyor gök
eşgaller kırılıyor, yıkılıyor ulu orta.
asrın hırâsından
ölüm hırkaları dokuyorlar
sırtıma...
uzuyor şehir
uluyor,
işliyor içten içime..
durmalıyım' diye fısıldıyor sesim
durmalısın! diye fısıldıyor ses,
gittiğinin farkında değilken henüz.
döke döküle
çıktığın battaniyenin ağırlığına,
saça saçıla
topladığın yolların iziyle
girmeden henüz,
durmalısın.
..
soğuk,
ellerin baharını
ayazıyla vurmadan belki
susmalısın...⚘
....özlem/
şubat/yirmi sekiz
Özlem Çay
Kayıt Tarihi : 28.2.2025 03:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!