Gözlerin, yağmura tutulmuş bir sonbahar gibi,
Sessizce dökülüyordu içindeki kırıklar.
Bir şey söylemek istiyordun belki,
Ama kelimeler, dudaklarında titreyip geri çekiliyordu.
Ben seni izliyordum,
Gülümsemeye çalışarak,
Ama içimdeki fırtına
Bir gülüşe sığmıyordu.
Yüreğin, camdan bir şehir gibi—
Her köşesi çatlamış,
Her sokak sessizliğe gömülmüş.
Sen acını saklamaya çalıştıkça
Ben daha çok hissediyordum seni.
Bir bakışın,
Bin kelimeden daha çok anlatıyordu
Ve ben,
O kelimelerin hiçbirini duyamıyordum.
Ne kadar zordur,
Sevdiğin birine teselli olamamak.
"Buradayım" diyememek,
"Seninle ağlarım" diyememek.
Sadece susmak,
Ve susarken içten içe yanmak...
İnsanın en çaresiz anı nedir deseler,
Bir ölüm derdim,
Bir de sevdiğinin gözlerinde
Kırılmış bir dünya görmek.
Ses tonun,
Bir şiirin en acı mısrası gibiydi.
Her kelimen,
Bir yara gibi açılıyordu içimde.
Ama bilmediğin bir şey vardı:
Senin canın yanarken
Ben çoktan yanmıştım.
Ben "Nasılsın?" dedim,
Ama sen,
Benim nasıl olduğumu hiç merak etmedin.
Belki de acın,
Sana başka kimseyi düşündürmeyecek kadar büyüktü.
Yine de isterdim ki
Acı sana hiç uğramasın.
Hani derler ya:
"Sana gelen, bana gelsin."
Bu sözü söyleyebilmek için
Gerçekten sevmek gerek.
Ben sevdim.
Öylece, sessizce,
Senin yerine acıyı kucaklayarak.
Kayıt Tarihi : 9.10.2025 01:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!