Belkide unuttum sandığım sandığım geçmişim,
Taru-mar olmuştur gönül bahçemin sonsuzluğunda.
Bilmediğim bilgilerin bulguların girdabında,
Zamansızca düşer hafsalamdan içeri,
Aşkmı zulümmü bilemediğim bir his;
Şimdi,dağa çökmüş bulutlar gibi,
Mahsun ve yalnızsın ey kerpiçsaray.
Artık kuşlar yuva yapmazlar damına.
Demir parmaklıklı pencerenden harmana,
bakmaz artık kimseler.
Ağzı burnuna karıştı
Ayna su karıştı
Görüntü televizyonda karıştı
Televizyon insanlara karıştı
Karıştı
Saçların tel tel
Dişlerin birer birer
Dizlerindeki derman azr azar
Kayboldu
Bileğindeki kuvvet
Yüreğindeki metanet
Ağıt uçar gider gözlerimden
Gök yüzünü yaracasına tenhalara
Buz kesmiştir umutlar dudaklarımda
Zemherinin kırağı lı sabahında
Ayaz çığırtkan ayaz zalim ayaz ölümdür hep
Keskin sirkelerden daha zararlı küpüne
Anlayamadımı ne aşk-ı daimimi
Sevgiye muhabbet okudum yoruldum
Aşkıma gönlümü verdim anlamadı
Sessiz sedasız susuyorum artık.
Asırlardır anlaşamaz denenler anlaşır
İçten ve derinden samimi sohbetler olur.
Kapalı devre dünyalarda,hayat bulur.
Nur dairesinde bitik hayatlar can bulur.
Ve o sessizlikte benim anlatamadığım kadar anlatırlar kendilerini.
Benim anlayamadığım kadar anlarlar hayatı.
Karşımda şeker gibi bozok yaylası durur
Vururda ayaz sırtımdan vurur
Şeker,sorgunda kıristal olur
Ekmek olur aş olur
Sarıkayada cüzdana bereket çaya tat olur
Etlerim derilerim lime lime olmuş dökülür
Kurtlar böcekler başıma birikir
Canlarım lokma lokma cekilir
Sanki bu zalim nefse ölüm gecikir
Gecikir gecikirde bedenim santim santim küçülür
Muhammedi aşka ulaşmak için
gel,kahrını terket sevdanı terket de gel
gel,ömrünü yitir canını yitir de gel
gel,nefis gömleğini çıkar şeytanı başından kov da gel
gel,beden gömleğini sıyırda gel
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!