SALINCAK
Pencereden izlerken güneşli gökyüzünü,
“Gel, buluta bakalım,” diyor kulağıma
tanıdık, ama hiç duyamadığım bir ses.
Oysa sessiz çığlıklar atmıştı gözümün önünde,
belki şiddeti kulağımı kör etmişti, bilemedim.
Bir kahve yaptım kendime,
fincandaki dudak izlerine dokunurken hayalim,
parmaklarıma yabancı bir sigara yakıyorum.
Yağmurda dansederken bir deniz kıyısında, birlikte sırılsıklam olamamanın sızısı çöküyor yüreğime.
Salıncakta sallıyorum seni, gülümsüyorum hafiften,
sonra utanıyorum uçuşan bir kül zerresinden.
Hüzünlü yüzün oturuyor karşı sandalyeye;
yalnız yüzün,
ve gözlerini örseleyen ellerin.
“Çek ellerini gözlerinden,” diyorum,
küskün bir ışık olup
akıyorsun penceremden.
Birden yağmur iniyor yüzüme, göğsüme —
“neden?” diye şırıldıyor içime.
Kalbinin mühürlü duvarlarını yıkıp
avuçlarına bırakmıştı senin.
“Seni görüyorum,” diyordun oysa;
nasıl bu kadar karanlık kaldın aşikâra?
Geçmişin dehlizlerine sapladın aşkını.
Şimdi onu o kör kuyudan
kim çıkaracak,
sen yokken?
Ayağa kalkıyorum birden,
“Ben varım!” diyorum,
varlığımla, yokluğumla.
Ben varım —
sen yeter ki iyi ol.
Ahmet Yılmaz
13 Kasım 2025
Kayıt Tarihi : 13.11.2025 23:26:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!