Yalnızca Küçüğüne!
Bitkin silgilerin sildiği hayatı
Yaşadım sanmayın bahçesi sürgün
Gömdüm senin gidişinle sefayı
Gelmeyişin gelişinin bekçisi gün gün
Rüyamdasın Küçüğüm dün, bugün!
Sesine hasret, büyüttüğün çocuk
Esirgeme düşlerimi süslediğin kokunu
Kanatlarım kırılmış senden mi buyruk
Tırnaklarım kazımış, bulamamış sevdanın sonunu
Darı ambarında aç kalmış tavuk misali
6 üstü 1 gençlik verildi yoluna
Kahkahaların eşlik ettiği yaşlara hüsran yoldaş oldu
6 üstü 1 hayat serildi uğruna
Gülmek nedir? Hatırlamak meşakkat gözyaşı sırdaş oldu
Filozof gitmedi sen hariç bir davanın sonuna
Günler senden sonra hiç aymadı, geceler kardeş oldu
Günün en ücra saatinde, Şair sen yaşında!
En çok da ne dokunuyor bilsen?
Cennete uzanıp cehenneme yaraşmak.
Rengarenk çiçekler içinden
İmkan olsa durmadan koşarak.
Yüreğim günlerdir yangınlarda
Bakmadım saate yıllar olmuş
Seni beklerken ayaz yollarda
Kalbim özleminle dolmuş
Acının uslanmayan safhasında
Mart’ta bahar gelir ülkeme, toprağıma
Bana erken geldi bu sene bahar
Aralıkta açtı, otlar çiçekler
Ocağı terk etti dondurucu soğuk
Şubatta çocuklar neşeyle oynadı
Martta sokaklar adeta bayram yeri
Özlem damarlarımda şu sıralar
Kanımla karışıktır gözlerin
Dağlanacak vardır elbet yaralar
Gözümde canlanır sözlerin
Nefesim yetmez küçüğüm
Terk edilmiş bir handa
merdivenlerden inerken buldum kendimi
Ve tam o anda
düşündüm defaatle
rüzgarın neden böyle estiğini
Hâlbuki cevap gecikmedi
...Bu gece hiç uyumadım
Nefesim düğümlendi tek tek
Çıkış yolu aradım
Labirent gibi dört duvar
Boğuluyorum, karanlık
Üşüyorum,
Kalp kırıklarının sessizliğiyle, Şair sen yaşında!
Bir kenara atıp fincanı
Kırk yılı hiçe sayma
Yerlere değdirme o pak alnı
Vakit darağacında naz yapma
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!