Çıplak ayaklarını özledi
Odamdaki eski halı
Duvarların rengini değiştirdim
Belki garip gelecek sana
Bir hummalı ölünün sanki
Dokunmadım, öylesine duruyor
Hasretim sana
Toprağın suya hasreti gibi
Yorgun gözlerin
Gece uykuya hasreti gibi
Heyecandan titreyen ellerin
Bitmeyen sıtma nöbeti gibi
Ben Hezârfen Ahmet
Çelebilik bende eksik kalır biraz
Sözüm dik ve dikenlidir
Düşüncelerim acı üstüne
Şiirlerim isyan kökenlidir
Bu aşkı
Silinmesin diye
Taşa yazdım ben
Seni
Kader diye
Başa yazdım ben
Her bahar
Yağmur kovalayan
Yağmura eteğini açan
Susuz kadın
Çorak tarlaya benziyor
Çatlamış ellerin ve yüzün
Yerlerde kar var
Hava soğuk kadınım
Bir tarafta sıra dağlar
Bir tarafta gidip gelen aklım
Nerede dursun ellerim
Bir yıldız mesafesinden
Bu zemheri soğuğunda
Kapılara kar sürümüş
Açılmıyor kadınım
Odun sınırlı, kibrit sayılı
Yokluğunda
Üşümekten kaçılmıyor kadınım
Her insanın bir karanlık yanı var
Ayın hiç görünmeyen yüzü gibi
İki dünyası var aslında herkesin
Bir gömleğin tersi, düzü gibi
Başkasına güzeldir dışarıdan
Lakin kaba dikişi batar sana
Kör duvarlarını bulmalı insan
Yeni pencereler açmalı
Yeni pencerelerden
Yeni ufuklara uçmalı
Yeni ağaçlara konmalı
Yeni ormanlara kaçmalı
Yaşlı bir terziyim
Gömlek ustasıyım
Başka işten anlamam ama
Ben getiririm yan yana
İstanbul’un iki yakasını
Kopunca düğmeleri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!