“evet yazılmıştır, evet görülmüş
dönerek dallarında söğütlerin mahfil mahfil
karanlığına ant içerek gecenin, varılmıştır”
(Ölmüş Serçeler Destanlaması, Bab-ı Hazan)
aynı karanlıkta doğacaklar ülkelenmiş elleriyle
kimliklerinde kavruk mevsimlerden damgalar
kaç başlı ejderhadır bu, kaç anahtarlı kapı
aslına dönmeyecek su ve çocuk
işte hikâyesini anlatarak geliyorum bozkırlardan
sahteleşmiş şehirlerden, yıkık saraylardan
omuzlarında diyecekler salâha akan nehirler
aksın; arabalar, insanlar, çocuklar dahi önümüzden
bilmediklerimizle büyüterek irkinti kuşlarını
bitecek bu bahar, bu pervane seherler
yıkılmıyor muyuz yüzüstü kaldırımlarına semtlerin,
kalabalık parkların
aradıkça uzaklaşan hayallere kapılıyor soğuk serseriliği
makinelerin, rulmanların ve bilyelerin
seyreltildi kırk ikindi değirmenleri
mahcup aşklara nokta, dillendirildi vebal
müjdelenmiş denizlere koşmak gibi ayrılmak mağaradan
tekrarlayacak tebessüm, tekrarlayacak isimleri unutmak arzusuyla
işte şarkısını mırıldanarak ateşlenmiş cesetlerin
yeminlenmiş hilelerin, silinmiş nurların…
08.06.-30.07.2009
Abdulbaki AkpınarKayıt Tarihi : 18.9.2009 16:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

kalabalık parkların
aradıkça uzaklaşan hayallere kapılıyor soğuk serseriliği
makinelerin, rulmanların ve bilyelerin"
Hayatımızı yüzümüze bu kadar sert vurmasaydınız keşke. Beni aşırı etkiledi bu bölüm.
Şiir mi?
:) zehir gibi.
( zehre sevdalılardanım, ondan söylendi.)
Şairle tanışmaktan memnun ve biraz mahçubum şiirlerine..gürül gürül yaşayanı öldürmek suçu ile..utançlıyım ve çünyü ;yine birbaşkası sanılmak..olsun..şiiri hangi kapıdan girerse girsin açık sonuna kadar..
belki de mahçup aşk devri kapatılmaya çalışılıyor,.
belki de aslını umarsamıyor düzen ne suyun ne de çocuğun,
Bizim ellerde iflah olmak zordur bırâ..
TÜM YORUMLAR (7)