SAKALDAKİ ÖLMÜŞ ACI
Kirli sakallı, şişmiş yüzüyle, kamburunu taşır hayatın
Geldi bir sabahleyin,
Kollarında işinden kalan yaralar, kaynakçılık yapar santralde
Dehşet uykusuz, dehşet umutsuz, dehşet yaşam arzusu…
Yorgun sakalı:
Hınç dolu, çaresizlik, çocuk gülümsemesi için perdelerini açar
…
En güçlü ve temiz yerine, ruhuna dokundum,
Kapıları açıktı; perdelerini açan sakalından gülümsedi
Ne yardım çığlığı, ne de yalvarma olmadan, gülümsedi,
Nasılsın ağabey?
Ben gördüğünüm, bildiğin gibi, bilmediğin bende
…
Yüreği inatçı ölmeye niyetli değil, ama yüzündeki kirli sakalı
Uykusuzluk vurmuş emek çizgisinin ötesinde şişmiş yüzü,
Ellerime aldım kalbini, ellerinde nasırların büyümesi
Kalbi kuş kalbi gibi, çok hafifti; hayat aklına geldi, sakalı perdeleri kapattı.
….
Güneşin acımazsızca yaktığı tokların alevinde pişmiş yüzü,
Elleri, yüzü, ayakları, en çok başı, dostlar sofrasında, koltuğu yanmadan önce.
teri gözlerine, dostları geliverir, işini bırakır, hava esintili
çokça getirmişler dostları biraları, o yanacak koltukta bir kral,
Ilık biranın üçüncüsü, ve ardından beşinci etkisinde dördüncüsü
Yaktığı bedenini soğutmaya başlar, sohbet derinleşir, keyifler damaklarda…
…
Ateşin veya ölümün hırkasını giyenler,
Ağaçlar hem onların sohbetlerini dinlerler
Hem de su beklerler bir öğleden sonrası yaz tadında.
Hakan Karaduman
Kayıt Tarihi : 23.5.2025 20:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!