O bir hayalet misali,
Bilinmeyen,
Yani Matematikteki  x, y, z gibi
Bir görünür bir görünmez...
Kalbi var  sanki atmaz
Kulağı var feryadı duymaz
Nazım benim kadar sevseydi eğer Piraye'yi yada 
Vera'yı
Kimbilir belki de münevver'i
Özgürlüğü ve aşkı için firar ederdi mahpus damlarından
İntihar ederdi aşkından yazamazdı dizelerini
Can yücel benim penceremden baksaydı sevdiğine
Haziran ayında dağların zirvesindeki kar gibisin
Uzaktan bembeyazsın tazecik
Yaklaştıkça yanına
Kirli, eskimiş ve yorgun
Taş ve toprak dolmuş üzerin
Dokununca hala soğuk ve sertsin
Deniz gördü  göl şahit...
Asfalt gördü yol şahit...
Dil konuştu söz şahit...
Gün bitsede dün şahit...
Saz çaldı türkü şahit...
Sağ göğsün üstünde dövmesi güzel 
Sallanır saçları örmesi güzel
Yanakları gamze sevmesi güzel
Gidelim seninle güle sevdaya
Fistanı uzundur beli dar güzel
Bugün günlerden pazar 
Sen yoksun yanımda
Ve akşam çoktan bitti
Artık vakit gece yarısı
Gökyüzünde ne bir ay var
Ne de bir yıldız var parlayan
Eskiden ,
Eskiden diyorum hani
Kimse yoktu hayatımda…
İnternet yoktu,
Facebook yoktu,
İnstagram yoktu,
Bahar geldi, benim memleketime ...
Gökyüzünde masmavi bulutlar ...
Kuşlar uçuyor yükseklerde
Kanatlarını çırparak ,
Soğuk memleketleri bırakıp,
Misafir geliyorlar belkide  bana ,
Mutluluk,
Bazen büyük bir sessizliktir
Bazen yakın bir arkadaş
Bazen vefalı bir eş olur
Bazen çok özel dost
Kimbilir bazen hayırlı bir evlat olur
Kim kaldı ?
Kime kaldı ?
Ne kimse kaldı...
Ne de kimseye kaldı ...
Hepsi birer birer gittiler
Kimisi belki zamanında gitti




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!