Yüzümde aynalara düşüp dağılan yabani bir keder
Yüzüm düşüp dağılan aynaların evlat edindiği bir yer
Ben niyeyim
Üveyliklere büyütülmüş bir edip cansever
“Mendilimde kan sesleri” sandım yaşadığımı
Mendilim kan seslerindenmiş meğer
Ben niyeyim
Turnası su kenarlarından terk
Issızlığı uzun yol arkadaşlarından mezun
Bunca pamuk şekerleri ektim gönlüme de
Şekerli yerleri olamadım hiçbir yolculuğun
Ben hangi şehre gitsem
Ben hangi şehirden gitsem
Gözlerin zaten tehirli bir tren
Bir mürekkep gibi dökülür yüzüm yokluğuna
İstasyonlar ve yollar kayboluverir defterimden
Ben niyeyim
Sımsıkı sarılıp sarılmalarının zekâtıyla yetinen
Bir bahardı
Dışı çiçek açmış içi lapa lapa kardı
Yüzünde kırlangıç ölüleri
Yüzün sızılardan ince oyalardı
Gülümsemen kanadı gamzelerinden
Gizlice demlediğin bir ayrılığı içerken
Öylece dönüp duransın içimde
İrticalen söylenmiş tüm ayrılıklara semazen
Madem sesin sesime lekeli bir tuzak
Kaldır tedavülden şu kalbimi
Bir tenhada cayır cayır yak
Bir çuvala koy küllerini
Dönemeyeceği bir Hinduluğa bırak
Ben geldim derim bağırarak
Ben geldim yağmayacak yağmurlara görücü
Kenarları mülk edindim kederlere yarıcı
Ganj ah kalbime dökülen en kanlı ırmak
Ben geldim derim
Savura savura küllerimi
Beni bir güzel avutur annem
Durmasın dudaklarımı kanatarak öpsün çalıların
Öpsün bir fırsatını bulup tüküremediğim her cehennem
Kayıt Tarihi : 30.1.2018 22:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!