Silik,
siluetini görebildiğim bir tek
kül rengi ya da dumanın gizlediği
belirsizliğin ardında yüzün...
Uğraşmaya yabancılaşmadığın tek durum
bana yabancılaşma uğraşın.
Alçak uçuyor martılar
ve kızıl bir sonbahar gözlerin
okşayan bir rüzgar gibi derinden
uzun uzak yolların eşliğinde
mevsimsel bir şarkı gibi sözlerin...
Biz seninle hep üşüdük!
Lapalayan kar altında,
uzaktan uzağa,
yalnızken
ve hava sıcacık iken bile
biz seninle hep üşüdük...
Seni,
soğuk bir akşamında,Van'da
eve döndüğümde aradığım
dumanı üstünde
buram buram
sıcacık
Sanma unuturum seni
unutmak ecelden gelir
oysa ben hala sen sanıp
yıldızlarla konuşuyorum geceleri...
Sanma unuturum seni
Rastlantısal bir zamanlama
tesadüf dolu bir ortaklıkla,
saati ve yeri planlı
işaretsiz bir takvim günü çıktın karşıma...
Sabaha kadar yazılan yazılar
ve elbet,ardından koşup
Orda mısın?
Uykularım rehin almış zamanı,
geçmek bilmiyor geceler.
Ne yana baksam bir anı
ve bir avuç hüzne boğulmuş sen,
ben...
Uzaktın,
yoktu bedenim yanında
sorun doyumsuzluğundu
bir cehennem sıcaklığında!
Uzağın bize armağan ettiği
damlalarca gözyaşı,
Öyle bir şiir yazmalıyım ki sana
son nokta,son nokta olmalı gerçekten
ve gerek duymamalı kalbim
bir virgülün,uzatmacı kelimelerine...
Geriye dönüp baktığım an
eksik kalan birşey olmamalı
'Game Over!' yazardı oyun bittiği zaman
çocukluğumun atari ekranlarında
ki biz yazıldığı gibi okurduk onu,
jeton arardık ivedilikle
gösterişli geri sayım zamanlarında...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!