Bilinmeyen bir denklem..
Akşamın camdan sızan soğuğu, pencerede unutulmuş bir nefes gibi duruyor. Masanın üzerinde bir boşluk var; gün boyu söylenmemiş cümlelerin tortusu gibi.
Sigaranın ucu düşüncenin kıyısı—yanıp sönüyor; sanki zaman tam orada durup beni tartıyor. Rüzgâr, perdeleri değil içimi aralıyor. Bekleyiş dediğim şeyin aslında bekleyen bir ben olduğunu fark ediyorum ama adını koymadan; çünkü adlar ağır ve ben hafif kalmak istiyorum.
Sevgi, masanın kenarında unutulmuş bir ihtimal gibi duruyor; kapıyı açıp açmamak arasında sallanıyor ve her sallanışta yalnızlığın sesi biraz daha çoğalıyor.
İçimden bir çocuk geçiyor; elinde çiziksiz bir susuş var. Cebinde büyümemiş bir saat taşıyor, tik takları yok—sadece duruşu. Boşluğa dokunmadan geçmeyi öğrenmiş.
Külleri savrulmuş bir hikâyenin eşiğinde
iliklerine kadar üşüyen cümlelerle
kalbimizi birbirine denk getirmeye çalıştık.
İki kıyı vardı sesimizde;
biri suskun, biri yanık.
Geceyi,
adını bilerek unuttuğum bir yangının
küllerinden ödünç almış gibiyim şimdi;
içimde dolaşan her suskunluk
söylenememiş cümlelerin artığı,
her nefes
Gün, odanın köşesinde
esneyen bir gölgeyle başlıyor;
masa, omuzlarını geriye atıp
beni bekliyor,
üzerinde duran boşluk,
içinden geçip gidemediğim




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!